reklam

reklam

09/05/2025

HZ. ADEM A.S. (6. BÖLÜM)

4- İMTİHANI, ZELLESİ, CEZALANDIRILMASI VE DÜNYA HAYATININ BAŞLAMASI

        Bakara Suresi 36. Ayetinde şeytanın Hz. Adem a.s.’ı kandırması anlatılırken şöyle bir ifade kullanılıyor:

---“Bunun üzerine şeytan onları(n ayağını) oradan kaydırdı, içinde bulundukları (cennet yurdu)ndan çıkardı. Biz de: "Birbirinize düşman olarak inin, orada belirli bir vakte kadar sizin için bir karar yeri ve bir nasib vardır." dedik.” (Bakara Suresi 36. Ayet)

        Burada dikkat çeken ifade şu :

---“Şeytan onların ayağını kaydırdı”

Kuran bu ifade için “ZELLE” kelimesini kullanır ki, Zelle; Ayağı kaymak,sürçmek, hata etmek ve yanılmak anlamlarına gelir. Zelle’nin ne olduğunu daha iyi kavrayabilmem için önemli bir hususa değinmemiz gerekiyor. O da peygamberlerin sıfatları. Bu noktada hemen paygamberlerin sıfatlarını bir hatırlamamız gerekir:

Sıdk (Doğruluk)

Emanet (Emin Olmak)

Tebliğ (Mesajı İletmek)

Fetanet (Aklı selim ile hareket etmek)

İsmet (Günahlardan korunmuş olmak)

        Şimdi biz zelleyi İsmet sıfatı üzerinden anlamaya çalışacağız. Peygamberler seçilmiş özel insanlar oldukları için onları bir nevi her türlü hatadan ve günahtan koruma altına almıştır. Tabi peygamberlerin hatadan korunmaları demek, onların hata işlememeleri anlamına gelmiyor. Bunu Hz. Adem a.s. da gördük diğer peygamberlerde de göreceğiz. Ancak biz onların işledikleri hataları kafalarımızda biraz belirginleştirelim ki peygamberler hakkında zihinlerimizde olumsuz kanaatlar oluşmasın. Bunun içinde şu noktalara çok dikkat edelim:

- Peygamberler hata ederler ama hatada ısrar etmezler.

- Peygamberler hata ederler ama aynı hatayı iki kere işlemezler.

- Peygamberler bir iki defa hata ederler ama defaatle hata işlemezler.

- Peygamberler işledikleri hatayı düzeltmeden öğlece bırakmazlar.

- Peygamberler o hataları ile bir çok mesajın ulaşmasına vesile olurlar.

Rabbimiz şu ağaca yaklaşmayın dedi. Başka şeyler de dedi. Mesela Rabbimiz dedi ki :

---"Eğer bu ağaçtan yerseniz"

Zalimlerden olursunuz (Bakara Suresi 35. Ayet)

---“ Dedik ki: "Ey Âdem, sen ve eşin cennette oturun, ikiniz de ondan dilediğiniz yerde bol bol yeyin, fakat şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz." (Bakara Suresi 35. Ayet)

Şeytanı dost edinmiş olursunuz (Araf suresi 22. Ayet)

---“Böylece onları aldatarak aşağı sarkıttı (önceki mevkilerinden indirdi). Ağacı(n meyvesini) tadınca, çirkin yerleri kendilerine göründü ve cennet yapraklarını üst üste yamayıp üzerlerini örtmeğe başladılar. Rableri onlara seslendi: "Ben sizi o ağaçtan men etmedim mi ve şeytan size apaçık düşmandır, demedim mi?" (Araf suresi 22. Ayet)

Cennetten çıkarılır sınız (Taha suresi 117. Ayet)

---“Biz de (Âdem'e) şöyle demiştik: "Ey Âdem! Şüphesiz bu (İblis) sana ve eşine düşmandır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın, sonra bedbaht olursun (sıkıntı çeker, perişan olursun)." (Taha suresi 117. Ayet)

Yorulur sıkıntıya düşersiniz (Taha suresi 117. Ayet)

---“Biz de (Âdem'e) şöyle demiştik: "Ey Âdem! Şüphesiz bu (İblis) sana ve eşine düşmandır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın, sonra bedbaht olursun (sıkıntı çeker, perişan olursun)." (Taha suresi 117. Ayet)

Allah'ın emrini unutur Asi olursunuz (Taha suresi 121. Ayet)

---“Bunun üzerine ikisi de o ağaçtan yediler. Hemen ayıp yerleri kendilerine açılıp görünüverdi. Ve üzerlerine cennet yaprağından örtüp yamamaya başladılar. Âdem Rabbinin emrinden çıktı da şaşırdı.” (Taha suresi 121. Ayet)

Bunca uyarı gelmesine rağmen Hz. Adem a.s. bu uyarıları unuttu. İnsanın böyle bir özelliği var. Şimdi biz günahları bilmiyor muyuz? Hepsini biliyoruz.  Peki niye işliyoruz? Çünkü unutuyoruz. Dolayısıyla insanın tabiatının üzerinden konuşuyor Rabbimiz. Hz. Adem a.s. da Ebul Beşer olma özelliğinden dolayı bunları bizim nazarımıza veriyor.

        İblis; Hz. Âdem a.s.'la Hz.Havva'yı,tuzağa düşürme işine, önce ağıtla başladı. Öyle bir ağıtla ağladı ki, Hz. Adem a.s. ile Hz. Havva’yı hüzün içinde bıraktı. Hz. Adem a.s.'la Hz.Havva İblis'in ağıtını işittikleri zaman, ona:

---"Sen neden ağlıyorsun?" diye sordular.

İblis:

---"Sizin, öleceğinize ve içinde bulunduğunuz şu nimet ve ikramlardan ayrılacağınıza ağlıyorum!" 

        Dedi. Şeytanın bu sözü, onların kalbine bir tasa düşürdü. Bundan sonra, Şeytan, onların yanına tekrar geldi ve dedi ki :

Eğer bu ağacın meyvelerinden yerseniz melek olursunuz. (Araf suresi 20. Ayet)

---“Derken onların, kendilerinden gizli kalan çirkin yerlerini kendilerine göstermek için onlara fısıldadı: "Rabbiniz, başka bir sebepten dolayı değil, sırf ikiniz de birer melek ya da ebedî kalıcılardan olursunuz diye sizi şu ağaçtan men etti." dedi.” (Araf suresi 20. Ayet)

        Ya melekler secde etmedi mi sana. Sen niye melek olmaya heveslendin. Zor tabii ki imtihan. Netice itibarıyla bir irade var. O iradenin getirip götürdükleri var. 

Ölümsüz olursunuz (Araf suresi 20. Ayet)

---“Derken onların, kendilerinden gizli kalan çirkin yerlerini kendilerine göstermek için onlara fısıldadı: "Rabbiniz, başka bir sebepten dolayı değil, sırf ikiniz de birer melek ya da ebedî kalıcılardan olursunuz diye sizi şu ağaçtan men etti." dedi.” (Araf suresi 20. Ayet)

Ebedi saltanatın sahibi olursunuz (Taha suresi 121. Ayet)

---“Bunun üzerine ikisi de o ağaçtan yediler. Hemen ayıp yerleri kendilerine açılıp görünüverdi. Ve üzerlerine cennet yaprağından örtüp yamamaya başladılar. Âdem Rabbinin emrinden çıktı da şaşırdı.” (Taha suresi 121. Ayet)

        Bu saydığım üç madde bu gün bile insanın ciddi bir biçimde zafiyetinin olduğu maddeler.

        Şeytan Onlara bu üç şeyi söyledi ve bir şeklide onları ikna etmeye çalıştı. Hz. Adem a.s. direnmedi mi sanki. Yani bunu Şeytan bir anda söyler söylemez Hz. Adem a.s. da hemen kabul etmedi. Bu bir süreç ve biz bu sürecin ne kadar olduğunu bilmiyoruz. Belki 50, belki 100 yıl, belki 300 yıl bu süreç devam etti. O bir anda hemen cennete girdi anında insan oldu. Ondan sonra bu olay başına geldi böyle bir şey yok. zaten Kur'an'daki dediğim gibi ayetlerin içerisinden bunların hepsini görebiliyoruz. 

        Şeytan son süreçte ne yaptı biliyor musunuz ;(Araf Suresi 21. Ayet) 

---“Ben gerçekten size öğüt ve nasihat verenlerdenim” (Araf Suresi 21. Ayet)

        diye Allah adına yemin etti. Yani Allah’la kandırdı. İşte bütün mesele bu. Eğer biz şeytanın bu aldatmacalarını, bu çevirdiği dolapları , filmleri, senaryoları, kullandığı aletleri, maskeleri ve bu tarz şeyleri bilmezsek inanın ki kaybedenlerden oluruz. 

        Bu olaylardan sonra Kur-an’ımız bize şunu söylüyor :

---“Adem verdiği sözü unuttu. Onda  biz istenilen Azmi bulamadık .” (Taha Surasi 115. Ayet)

        Demek ki Hz. Havva validemiz haşa Hz. Adem a.s.’ı kandırmamış. Burada Kur’an’ın, birini suçlama gibi bir niyeti yok. Direkt mesuliyet de Hz Adem a.s.'ın üzerinde olduğu için “Adem unuttu ve biz onda istenilen azmi de bulamadık” diyor. 

        Hz. Adem a.s.’ın şeytana uyması ile mahremiyet ifşa edilmiş oldu. Yani ayıp yerleri göründü. Bunuda Kur’an dan okuyoruz:

---“Bunun üzerine ikisi de o ağaçtan yediler. Hemen ayıp yerleri kendilerine açılıp görünüverdi. Ve üzerlerine cennet yaprağından örtüp yamamaya başladılar. Âdem Rabbinin emrinden çıktı da şaşırdı.” (Taha suresi 121. Ayet)

---“Böylece onların yanılmalarını sağladı. Ağaçtan meyve tattıklarında kendilerine ayıp yerleri göründü, cennet yapraklarından oralarına örtmeğe koyuldular. Rableri onlara, "Ben sizi o ağaçtan menetmemiş miydim? Şeytanın size apaçık bir düşman olduğunu söylememiş miydim?" diye seslendi.” (Araf Suresi 22. Ayet)

        O ana kadar gizlenen örtünen korunulan şeyler ifşa edilmiş oldu. Ve o ifşa ile beraber Hz Adem ve Hz Havva da utandılar.Bir anda ikisi beraber ağaçların arkasına saklandılar. bir şeyler bulup üzerlerini kapatmaya çalışırlar. Utanma duygusu insani bir duygudur. Hz.Adem a.s. ve Hz. Havva anamız da o insani özelliklerini korudukları için orada utandılar. İşte bu noktada çok önemli bir ayrıntı olan Şeytan ile Adem'i ayıran özellik ortaya çıkmış oldu.

        Hz. Adem a.s. o meyveyi yedikten hiç bir şey şeytanın dediği gibi olmadı. Yani Hz. Adem a.s. Melek olmadı, ölümsüz olmadı, ebedi saltanatın sahibi de olmadı. Bilakis tam aksi oldu. 

Aradığı melekleşmeydi. Ne buldu ; Beşerileşmek 

Aradığı ölümsüzlüktü. Ne buldu.;Ölüm 

Aradığı zahmetsizlikti. Ne buldu; Zahmetlilik 

        Yüce Allah, Hz. Âdem a.s.’a:

---"Sana, Cennet'ten bol bol ihsanda bulunduğum ve oradan, istediğin gibi, yararlanmanı helâl kıldığım nimetler yetmedi mi ki, sana, haram kılmış olduğum şeyden tattın?" 

Buyurdu.

Âdem Aleyhisselâm:

---"Evet! Yâ Rabb! Öyle oldu. fakat, senin izzet sıfatına yemin ederim ki: ben, bir kimsenin, yalan yere, senin ismine yemin edebileceğini sanmıyordum."

        dedi. (Taberî-Tarih c.1,s,64, İbn.Asakir-Tarih c.2,s.35O.)

        Hz. Adem a.s. bu konuşmayla Allah’a başından geçenleri anlatmış oldu. Yani  Şeytan'ın, kendilerine ettiği yeminine aldanmış olduklarını söylemek istedi. Hz. Adem a.s.bu hatayı işleyince Allah’ın karşısına geçip bizlerin yaptığı gibi bir sürü bahaneler üretmedi. “Allah'ım ne yapayım şeytan bana vesvese verdi, beni kandırdı , bana ölümsüzlük vadetti, bana melekleşmeyi vadettiği, bana saltanatı vadetti” gibi sözler sarfetmedi. Havva anamızı da suçlamadı. “Bu kadın var ya bu kadın onun yüzünden oldu. O beni uyarsaydı. şöyle yapsaydı, böyle yapsaydı ben yapmazdım” falan demedi. Genelde biz onu yapıyoruz. Adem babamız onu yapmadı. Hz. Adem a.s. hiç bir şeyi bahane etmiyor. Kusuru onun bunun üzerine atmıyor. “Ben zalimlerden oldum diyor.” Bana Rabbim bunu demiş olmasına rağmen ben şeytanın söylediğine uyudum ve ben zalimlerden oldum” diyor. O anda aynı sözü Havva validemiz de söylüyor. İşte Hz. Adem a.s. bu tavrıyla bize işlenilen günahlara karşı Ademce Tavır’ı öğretiyor. 

---“Ademce tavır,adamca tavırdır.” 

        Adamca tavrın ne olması gerektiğini ortaya koyuyor. Hiç bir bahaneye ve hiçbir ambalaja sığınmadan. İşte buradaki o anlatılmak istenilen Ademce davranışı bir anlasak var ya inanın hayat algımız değişecek. Hayat algımızı bu meselenin üzerinden bam başka yere taşınmış olacağız. O zaman Ademce davranmak Allah'ın izniyle bizi de adam sınıfına koymuş olacak. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder