reklam

reklam

03/08/2025

Temmuz Sonunda

Son yılların en sıcak Temmuzunu yaşadık. Daha kötüsü orman yangınlarıyla ciğerlerimiz de söndü. Kavrulduk. Eskiden böyle olmazdı Temmuzlar. Bu defa öyle olmadı. Unuttuklarımızı, ihmal ettiklerimizi, ötelediklerimizi hatırlatırken içimizi de yaktı. Unutmak cesaret ister. “Haydi unut da görelim” dercesine… Sıcak terli günler hafızamızın kıyılarına yolculuk yaparak başköşeye oturdu. Eski bir şiiri mırıldanırcasına. Kabuk bağlayan yaralarımızdan tekrar kanadık temmuzlarda…

Bu ay sanki bir iç aynası gibi. Yılın yarısının devrildiği ancak tamamlanamadığı, bir mektubun sonunun yazılamadığı, bir şarkının son notasının okunamadığı bir dönem. Bir buluşmanın ertelenmiş, bir vuslatın kavuşulamamış bir vedanın gerçekleşmemiş yüzü gibi… Yıl bitmemiş daha geride beş koca ay vardır. Ne olursa olsun takvim halen bir umut saklıyordur. Gökyüzünün parlayan yıldızlarından her biri kaydığı bu zamanda sitemlerimizin biri daha kaybolup gider hayata dair. 

Temmuz öğretir bazı gerçekleri. Güneş ne kadar kavurucu olursa olsun, ormanlarımız gibi ciğerlerimiz ne kadar yanarsa yansın bir gün mutlaka serinleten rüzgarlar ortaya çıkacaktır. Bir damla yağmur düşecektir. Bir bulut tepemizin üzerine gelip bizi gölgeleyecektir. Kimimizin çatlağını onarırken kimimizin gözyaşına eşlik edecektir. 

Temmuz ağır geçti bu sene. Yine öğrendik ki her yanış bir serinlik umudu saklıyor içinde. Her susmak söylenecek daha çok şeyin var olduğunun habercisi. Her sitemle sevgiye dair bir başka dil türetiriz içimizde. Aylardan misalle kendimize yolculuk yapmaz mıyız çoğu zaman? Tıpkı Temmuz gibi; bir yanımız ateş gibi kızgın, bir yanımız dal gibi kırık, cam gibi dağınık. Diğer yanımız ise suya kavuşarak toprağa tutunmuş ağaç gibi bir umuda tutunmuş…  

Yüreğimizde sevgiye dair bir nüve oldukça içimiz kavrulsa da yanan ormanların tekrar hayata tutunması gibi yeniden filiz verecektir. Bütün yanmalara inat, var olmanın, tutunmanın hatırlandığı bir zamandır temmuz sonu. Terin yüreklere akma mevsimi sona ermiştir. Gölgelerin suskunluğu, dalların ve yaprakların kımıldamaya erindiği, kirli yapışkanlıkların dağılmaya başladığı, beklemelerin vazgeçişe döndüğü, sabrın eziciliğine teslimiyet ile istemsiz kabulün uygun görüldüğü şu dönem. Biraz göğe biraz da kendimize bakıp işte Temmuz da gidiyor, beklediğimiz ne varsa Ağustos’a kaldı der gibi...  

Umutla sitemi kardeş yaparken, insanı en çok susturan kavruk duyguların mevsimi Temmuz. Gidebilirsin artık!  Yaktığın yetsin tabiatı. Senin kırgınlığın bile sıcak, sitemin bile ter kokulu. Cimriliğin sana kalsın hazana yaklaştı ömrümüz daha ne kadar sabır çektireceksin. Serin suları bekliyor artık yorgun yüreğimiz. 

Ateşten yanan kalbimiz ve duaya açılmış ellerimizle…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder