Empati; hepimizin bildiği bir kelime. Karşındaki kişiyi daha iyi anlayabilmek ve ortak bir algı oluşturmak için yaptığımız şey. Karşındakini anlayabilmek için onun gibi düşünebilmek.
Geçen bir sohbet meclisinde bazı tasavvuf kitaplarının bizim üstümüzde neden bir etki oluşturmadığından bahsettik. Acaba neden.?
Geçen bir sohbet meclisinde bazı tasavvuf kitaplarının bizim üstümüzde neden bir etki oluşturmadığından bahsettik. Acaba neden.?
Konuyla ilgili bazı felsefecilerin ve psikologların yazılarında şu algılara denk gelmiştim;
"Bir kitabi anlayabilmek için yazar gibi düşünmek ve hatta onun gibi yaşamak gerek. "
Aynı zamanda bu yöntem bazı cinayetlerin çözümünde cinayet ekiplerinin kullandığı yöntemlerden de biridir. Katili bulabilmek için onun gibi düşünmek...Yani karşındakini anlaman için onun gibi davranman şart.
Konu empati değil aslında. Farklı bir versiyonu.
Yazara empatimi yapmıyoruz, yazar gibi mi yaşamıyoruz yoksa onlar gibi davranmak işimize gelmiyor da, istemeden de olsa bilgi yüklü merkep konumuna girmek için mi okuyoruz. Konu bu. Biz bu konuda tartışırken
Üçüncü konumu düşünmek dahi istemiyor ve kimseye yakıştıramıyor olduğumuzdan es geçtik.
Peki ya diğer iki kısım? Acaba yazara empatimi yapamıyoruz. Çünkü onlar gibi yaşamak için empati gerek.
Örneğin Risale-i Nur külliyatının ağır dilinden, yani anlaşılamamasından mustarip olan tanıdıklarım oldu. Mesele yabancı kelimeleri Türkçeleştirmek değil. Anlamı manayı idrak edebilmek. Manayı idrakte zorlandıklarından bahsettiler.
Tam bu konuyla alakalı olarak Seyda Muhammed Konyevi (k.s) Hz. nin yaşadığı bir olay geldi aklıma.
Seyda Muhammed Konyevi (k.s) Hz. ne (sözde O'nu talebelerinin yanında rencide etmek amacıyla) bir "Kalbim Temiz" ci insan gider. Seyda Hz. ne sorar.
-"Yahu siz çok mu lazımsınız. Siz olmadan da bu din olmaz mı. İlla bu kitaplarınızı okuyup bu işlerde size biat etmek zorunda mıyız" der. "Nedir yani benden İmam Gazali (k.s) olmaz mı?" diye de çıkışır mübareğe. Mübareğin verdiği cevap mübarekliğinin kerameti niteliğinde tabi.
"Biz demiyoruz ki çıkmaz. İmam Gazali(k.s) gibi olmak için onun yaptıklarını yapman gerek . Bizde o ne yaptıysa onu yapıyoruz. Yapmadan olanı görmedik".
Şimdi risaleleri, İmam Rabbani(k.s)ın mektubatlarını , İmam Gazali(k.s) nin kitaplarını okuyan kişiler, onların yaptığını yapmadan nasıl o kitapları idrak etmeyi düşünürler ki.
Anlamak başka. İdrak başkadır. Tatbik başkadır.
İdrak için tatbik gerekir.
Sen İmam Rabbani(k.s) gibi derslenip zikir çekmezsen, kitabında anlattıklarının idrakine nasıl varacaksın. Sen İmam Gazali gibi bir yaşantı seçmezsen O'nun " Bedenine değil kendine değer ver, ve gönlünü olgunlaştır ! Çünkü kişi; bedeni kadar değil, ruhu kadar insandır" sözünü nasıl idrak edip yaşantına koyacaksın.
Sohbet meclisinde hunharca geçen tartışmaların sonucunda vardığımız sonuç:
Allah; hepimizin dimağında kodlanmış olan şuaların, mübareklerin sözlerini idrak ederek, kuran-ı anlama ve uygulama tatbikiyle islam nuruna varmasını nasip etsin.
2016
Sözleri
http://www.neguzelsozler.com/ozlu-sozler/imam-el-gazali-sozleri.h
http://www.neguzelsozler.com/ozlu-sozler/imam-el-gazali-sozleri.h
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder