reklam

reklam

09/04/2025

Neden Yazdım?

 


Merhabalar;

        Bu yaşıma kadar gerek eğitim aldığım kurum ve sistem aracılığı ile gerekse kendi çabalarımla merak ettiğim bir çok konuyu farklı farklı kaynaklardan okudum ve iyi kötü bazı bilgiler edindim. Bunların içinde etkisinde kaldıklarım da oldu, hiç umursamadıklarım da oldu. Ama bu yaşıma kadar okuduklarımdan çıkardığım tek bir sonuç var: Dünya var olduğu o ilk günden bu yana ki bilim adamları buna BİG BANG diyor, tarih bize her yönüyle ya yanlış anlatılmış, yada hiç anlatılmamış. Kendi içimde buna başka bir açıklama yapamıyorum.

Din, siyaset, coğrafya, ekonomi, kültür… yani hayatımızı şekillendiren her alanda var olan tarih, gerçek manada benim ve benim gibi olan milyonlarca insanın bildiği bir tarih değilmiş. Bize anlatılan tarihin “içeriği ne olursa olsun (Din, siyaset, coğrafya, ekonomi, kültür…)” bizlere kattığı tek şey her birimizin içinde farklı farklı kahramanlar oluşturmaktan öteye gidememiş oluşudur. 

Tarihi hep parçalara ayırmışız:

        * Dinler Tarihi

        * Selçuklular Tarihi

        * Ekonomi Tarihi

        * Siyaset Tarihi

        Bu liste daha da uzar. Aslında baktığımızda hepimizin içinde gereksiz bilgi kirliliği oluşmuş. Yanlış anlaşılma olmasın, bugüne kadar yapılan araştırmaların çoğu çöptür, yada araştırmacıların çoğu gereksiz işlerle uğraşmıştır demiyorum. Hepsinin ayrı ayrı emekleri var. Hepsinin yaptığı çalışmaların kendi kulvarında muazzam eserler olduğu muhakkak. Ama günümüzde bu işler öyle bir hale geldi ki, ateist yada deist bir profesör peygamberleri tarihte geçen bir medeniyetle ilişkilendirip dini zedelerken kendinin müçtehit bir din alimi olduğunu iddia etmesi bana biraz tuhaf geliyor. Başka bir profesör dinler arası diyaloğa “evet” diyebiliyor. (Kaç tane din var ki aralarında diyalog olacak. Din tektir, o da İslam dinidir.)

        İşte bu yüzden bende kibrimden ve nefsimden Allah’a sığınarak var olan ve benim ulaşabildiğim tüm belgelerle bu yazıyı kaleme aldım. Vebal onların. Gerisi Allah-u Alem.     

        Değerli kardeşlerim, bugün Allah nasip ederse inşallah sizlerle beraber önemli bir çok bilgi paylaşımı sürecine giriyoruz. Bu yolculuğumuzda, dünyanın yaratılma aşamasından kısaca bahsedip asıl konumuz olan Hz. Adem a.s.’dan günümüze kadar peygamberler tarihi ve sier ile Evliyalar tarihini inceleyeceğiz.  Biz sadece Allah’ın bizden istediği kulluk vazifelerimizi harfiyen yerine getirmekle mükellefiz. Bizler kul olarak sadece umarız. Gerisi Allah’ın takdiri. 

     Nefsimize uyup; “Bizim bunlara ne ihtiyacımız var. Biz namazımızı kılıyoruz, orucumuzu tutuyoruz, e hac’a da gittik çok şükür. Bana ne lazım bu kadar ilim” diye düşünebiliriz. Ancak zararın neresinden dönersek kardır diye düşünüyorum. Daylemi’nin Hz. Ali r.a. dan naklettiği bir hadiste peygamber efendimiz: 

---“İki günü eşit olan zarardadır.” (Aliyyulkari, bu hadise “el-Mevduatu’l-Kübra” adlı eserinde yer vermiştir. İmam Gazali - İhya, 4/335, Zeynu’l-Iraki de bu hadisin kaynağı Abdulaziz b. Ruvvad’ın rüyası olduğu belirtmiştir.(Tahricu Ahadisi’l-İhya, -İhya ile birlikte-, a.g.y) buyuruyor.

Yani bugün yaptığımız ameller dün yaptıklarımız ile fiili ve miktari olarak aynı ise zarardayız. (tabi burada bahsedilen hayırlı ameller, şer ameller değil.) Amelimizi arttırmalıyız ki Cenab-ı Allah’ a olan yakınlığımız o denli kısa olsun. Nefsimizi daha kolay terbiye edelim. Hem dünyamızı hem de ahiretimizi kurtarmış olalım. 

Tabii bu yolculuğumuzu beş ana başlık altında sürdüreceğiz inşallah: 

  1. Siret-i Enbiya (Peygamberler Tarihi)

  2. Siret-i Nebi (Hz.Muhammet a.s. Hayatı)

  3. Tabiin Dönemi (4 Halife ve Sahabe Dönemi)

  4. Tebe Tabiin Dönemi

  5. Evliyalar Tarihi


Sıralamadan da anlaşılacağı gibi ilk önce Siret-i Enbiya dan yani peygamberler tarihinden başlayacağız inşallah. Tabii Peygamberler Tarihine başlamadan önce bilmemiz gereken bazı terim ve kavramlar var. Bunların başında Nübüvvet-nebi ve resul geliyor. Önümüzdeki yazımızda inşallah bu konulardan bahsederek yayınlarımıza devam edeceğiz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder