reklam

reklam

14/04/2025

SİRET-İ ENBİYA (3. BÖLÜM)

 


Bir önceki yazıda Cenab-ı Allah’ın peygamberlerine emirlerini 7 şekilde bildirdiğinden bahsetmiştik. Şimdi bunları inceleyelim.

             1-UYKUDA GÖRÜLEN RÜYA İLE 

         Buna en güzel örneği Saffat suresi 102. Ayet-i kerimede görüyoruz. Bu ayette yüce Allah şöyle buyuruyor:

---“Oğlu, yanında koşacak çağa gelince: "Ey oğlum! Ben seni rüyamda boğazladığımı görüyorum. Artık bak, ne düşünürsün?" dedi. Çocuk da: "Babacığım sana ne emrediliyorsa yap, inşallah beni sabredenlerden bulacaksın" dedi.” (Saffat suresi 102. Ayet)

Burada da görüldüğü gibi, Hz. İsmail a.s.. hakkındaki İlâhî emir, Hz. İbrahim a.s..'a rüyasında verilmişti. Peygamberlerin gözleri uyusa da kalpleri asla uyumaz. Peygamberimiz aleyhisselatüvesselam bir hadisi şerifin de :

---“Ey Ayşe benim gözlerim uyur, kalbim uyumaz. Bana ey Muhammet gözlerin uyusun, kulağın işitsin, kalbin ezberlesin buyuruldu.” (Buharî, Menakıp, 24; Müslim, Babu salati’l-leyl) demiştir.

2-) DİREK KALBE İLETİLEN VAHİY :

            Vahiy edilecek Kelâmın, Melek, görünmeksizin Peygamberlerin kalbine buyurulmasıdır.

            Peygamber Efendimiz bir hadisi şerifinde bu konu ile ilgili şöyle bahseder :

---"Hiç şüphesiz, Rûhul kudüs (Cebrail Aleyhisselâm), kalbime, şunu ilka ve Vahiy etti ki: "Hiç bir nefs, Eceli dolmadıkça, rızkını, tamam olarak almadıkça, ölmez! Öyle ise, Allah'tan sakınınız da, onu, güzel ve meşru yollardan arayınız! Helâl olanı, alınız! Haram olanı, bırakınız! Rızık, gecikirse, onu, Allah'a mâsiyetle elde etmeğe kalkışmayınız! Çünkü, Allah katındaki şeye, Allah'a itaatin başkası ile nail olunamaz!" 

3-) CEBRAİL A.S.. TARAFINDAN İLETİLEN VAHİY :

            Vahiy Meleğinin, insan suretine girerek Vahiy edilecek şeyi, bir insanın, bir insana tevdi edişi gibi, Vahiy edişidir. Bu konuda Peygamber Efendimiz bir hadisinde şöyle bahseder:

---“Ya Resurullah Vahiy sana nasıl gelir?”

Diye sorulduğu zaman peygamberimiz şöyle cevap vermiştir : 

---“Melek benim için insan suretine girer, benimle konuşur. Bende onun söylediklerini iyice bellerim. Bu bana vahyin en kolay gelenidir.”

4-) ÇAN UĞULTUSU ŞEKLİNDE GELEN VAHİY :

Vahyin dehşet saçan bir çan yada metal çıngırak sesi şeklinde gelişidir ki, Peygamber Efendimize böyle bir vahyin nasıl geldiği sorusuna verdiği cevap şöyledir : 

---“Vahiy, bazen bana, çıngırak sesi gibi (müthiş bir madenî ses uğultusu ile) gelir ki, Vahyin bana, en ağır geleni de, budur! Vahiy hali, benden kalkınca, Meleğin, bana söylemiş olduğunu, iyice bellemiş bulunurum” buyurulmuştur.

İşitilen bu sesin, vahiy meleğinin kendi sesi ya da kanatlarının uğultusu olduğu söylenmektedir.  

5-) VAHİY MELEĞİNİN KENDİ SURETİNDE GÖRÜNEREK İLETTİĞİ VAHİY:  

Bu durum iki kere gerçekleşmiştir. Peygamber Efendimiz Cebrail Aleyhisselamı gerçek sureti ile 600 kanadı ile yerle gök arasını doldurur bir halde görmüştür.

6-) YÜCE ALLAH’IN ARADA VAHİY MELEĞİ OLMADAN DİREK PEYGAMBERİ İLE KONUŞMASI :  

Yüce Allah'ın Miraç gecesinde olduğu gibi, göklerin üstünde, Peygamberimiz Aleyhisselâm'a, uyanık iken, perde arkasından, hitap da bulunması, ya da, uyurken, arada, Vahiy Meleği bulunmaksızın, Peygamberimizle konuşmasıdır. Böyle bir durum Hz. Musa a.s.. da da görülmektedir.  Hz. Musa a.s.. Tur Dağında ilk vahyi direk Cenab-ı Hak’tan almıştır. 

Tabi peygamberlere gelen bu vahiyler bazı peygamberlerde sayfalar olarak indirildi, bazılarında ise kitap olarak indirildi. Bu durumu şöyle biraz araştırdığımızda görüyoruz ki Yüce Allah Peygamberlere 104 kitap indirmiştir. Bunlardan en büyükleri olan kitaplar;

  • Tevrat - Hz. Musa a.s..’a 
  • Zebur - Hz. Davut a.s..’a
  • İncil – Hz. İsa a.s..’a
  • Kuran – Hz. Muhammet s.a.v.’e  indirilmiştir.

Sahife olarak indirilen kitapların bazıları şunlardır;

  • On Sahife – Hz. Adem a.s..’a  
  • Elli Sahife Hz. Şis a.s..’a
  • Otuz Sahife Hz. İdris a.s..’a
  • On Sahifesi Hz. İbrahim a.s..’a  

                 Hz. Musa a.s..’a on sahife de Tevrattan önce ayrıca indirilmiştir. 

            Tarihi kaynaklarda peygamberler tarihini şöyle bir incelediğimizde her peygamberin hayatının müstakil olarak anlatıldığını görürüz. Evet bazı peygamberler var ki aynı dönem yaşadıkları için beraber anılıyorlar. Hatta bazı peygamberler baba oğul ilişkisi olduğu için beraber anılabiliyor. Buna rağmen aynı dönem yaşamalarına ve hatta baba oğul ya da akraba ilişkileri olmasına rağmen peygamberler arasında bir bağ kuramıyoruz. Halbuki gerçek manada her peygamber birbirleri ile aslında muazzam bir ilişki içerisindedir.   

Kur'an-ı Kerim'den Allah resulü dahil 28 peygamberin olduğunu öğreniyoruz. Hz. Üzeyir a.s.., Hz. Lokman a.s.. ve Hz. Zülkarneyn a.s.. da bunlara dahildir. Bir görüş bu üç ismi peygamber sayarken başka bir görüşe göre de peygamber değillerdir. O peygamberleri anlatacağımız zamanda neden böyle olduğunu açıklayacağız inşallah. 

    İnsanlık tarihi boyunca Rabbimiz birçok coğrafyaya birçok peygamber göndermiş. Bu peygamberlerin sayılarının Allah Resulü'nün beyanıyla 124.000 olduğunu öğreniyoruz. Ahmet Bin Hanbel’in Müsnet adlı eserinin 5. Cilt 179. Sayfasında de geçen bir Hadise göre Hz. Ebu Zer Peygamber Efendimize soruyor:

---"Ya Resulullah gönderilen nebilerin sayısı kaç tanedir."

---"124.000"

---"Kaç tanesi resuldür" diye soruyor.

---"315'i" diye cevap veriyor Peygamber Efendimiz. Peygamberlerin sayısı ile ilgili de  en çok   bu rivayet kullanılır.  

Kur'ân-ı Kerimde isimleri anılan ve kıssaları anlatılan Peygamberler şunlardır;

1-) Hz.Âdem a.s.                    2-) Hz. İdris a.s..                    3-) Hz. Nuh a.s..                    

4-) Hz. Hûd a.s..                    5-) Hz.Salih a.s..                     6-) Hz. İbrahim a.s..  

7-) Hz. İsmail a.s..                  8-) Hz. İshak a.s..                   9-) Hz. Lût a.s..                     

10-) Hz. Yâkub a.s..               11-) Hz. Yûsuf a.s..                12-) Hz. Eyyub a.s..

13-) Hz. Zülkifl a.s..               14-) Hz. Şuayb a.s..                15-) Hz. Mûsâ a.s..                

16-) Hz. Harun a.s..                17-) Hz. İlyas a.s..                  18-) Hz. Elyesa a.s..

19-) Hz. Yûnus  a.s..              20-) Hz. Dâvud a.s..               21-) Hz. Süleyman a.s..         

22-) Hz. Lukman a.s..            23-) Hz. Uzeyr a.s..                24-) Hz. Zülkarneyn a.s.. 

25-) Hz. Zekeriyya a.s..          26-) Hz. Yahya a.s..               27-) Hz. İsâ a.s..                    

28-) Hz. Muhammed a.s..

Bu 28 peygamberin her birinin bir diğerine göre farklı üstünlükleri vardır. Peygamberlerin hepsi aynı derecede değillerdir. Yüce Allah bazıları ile konuşmuş, bazılarının derecesini yükseltmiştir, bazılarına da mucizeler vermiştir. Cenab-ı Allah Bakara suresinin 253. Ayetinde bu konu hakkında şöyle bahsetmiştir:

---“O işaret edilen Resuller, biz onların bazısını bazısından üstün kıldık, içlerinden kimisi ile Allah konuştu, kimisini de derecelerle daha yükseklere çıkardı, Meryem’in oğlu İsa’ya da o mucizeleri verdik ve kendisini Ruhu’l Kudus Cebrail ile destekledik, eğer Allah dileseydi bunların arkalarında topluluklar, kendilerine o deliller geldikten sonra birbirlerinin kanlarına girmezlerdi. Ancak görüş ayrılığına düştüler ve kimi iman, kimi de inkar etti.  Yine Allah dileseydi birbirlerinin kanlarına girmezlerdi. Ancak Allah ne isterse yapar.” (Bakara Suresi 253. Ayet)

Bu peygamberler arasında Ulül’azm olanları da var. Ne demek Ulul’azm : Azim ve sebat sahibi peygamberler anlamına gelir. Allah'ın emirlerini gerçekleştirme hususunda en çok dikkat ve titizlik gösteren peygamberler anlamında bir terimdir. Kur’an-ı kerimde ise Ulul’azm kelimesi Ahkaf suresinin 35. Ayetinde şu şekilde geçmektedir :

---“Öyleyse Resulüm! Azim ve kararlılık sahibi peygamberler nasıl sabrettilerse sen de öylece sabret. İnkârcılar hakkında hemen hükmün verilmesini isteme. Zaten onlar, tehdit edildikleri azabı gördükleri gün, sanki dünyada gündüz çok kısa bir süreden fazla kalmadıklarını sanacaklardır. Bu bir duyurudur! Öyle ya; yoldan çıkmış bir toplumdan başkası helâk edilir mi hiç?” (Ahkaf suresinin 35. Ayeti)

Bu ayette de gördüğümüz gibi peygamberler arasında bazı farklılıklar vardır. İşte bu farklılıklardan dolayı da cenabı Allah peygamberlerini farklı derecelendirmiştir. Bu ayette bunun delilidir. Peki kimdir bu Ulül’azm peygamberler :

  1. Hz.Nûh a.s.
  2. Hz.İbrahim a.s.
  3. Hz.Mûsâ a.s.
  4. Hz.İsâ a.s.
  5. Hz.Muhammed s.a.v.

       Bu peygamberlerin Ulül’azm peygamberler olduğunu da Cenab-ı Hak bize Ahzap Suresi 7. Ayetinde bildiriyor:

---“Unutma o peygamberlerden mîsaklarını (kesin sözlerini) aldığımız vakti! Hele senden, Nuh, İbrahim, Musa ve Meryemoğlu İsa'dan ki onlardan ağır bir mîsak (sağlam bir söz) aldık.” (Ahzap Suresi 7. Ayeti)

      Sahih bir Hadis-i şerife göre de bu beş peygamber diğer peygamberlerin Seyyitleridir. Hz. Muhammed a.s.. ise, diğer dört peygamberin Seyyididir. Kıyamet gününde de, Adem oğullarının Seyyidi O'dur ve hamd sancağı Hz.Muhammet s.a.v.’e verilecektir. O gün peygamberlerin imam-ı,hatib’i ve şefaat sahibi o olacaktır. Ayrıca bütün peygamberler onun sancağı altında toplanacaktır.

Peygamber Efendimiz 124.000 peygamberden bahsetmiştir. Kur’an-ı Kerim sadece 28 peygamberden bahseder. Cenab-ı Hak istese 124.000 peygamberin tamamını mübarek kitabında tabi ki anlatabilirdi. Eğer ki biz bu sorunun cevabını hakkıyla zihinlerimizde oturtabilirsek Kur’an-ı Kerimde geçen kıssalardan alacağımız mesajları o ölçüde anlaşılır hale getirmiş oluruz.

Peki neden Kur’an-ı Kerim sadece 28 peygamberden bahseder? Bu sorunun en güzel cevabını Kur’an-ı Kerimde buluyoruz. Cenab-ı Allah Mü’min Suresinin 78. Ayetinde Peygamber Efendimize hitaben şöyle buyuruyor:

---“And olsun senden öncede nice peygamberler gönderdik. Onlardan sana anlattıklarımızda var, anlatmadıklarımızda var.” (Mü’min Suresinin 78. Ayet)

            Asla ama asla unutmamamız gereken bir ayrıntıyı sizinle paylaşmak istiyorum. Hiçbir hadis asla ama asla Kur’an-ı Kerim ile çelişmez. Çünkü hadislerin kaynağı tektir. O da Kur’an-ı Kerimdir. Allah Resulü Kur’an-ı Kerime ters düşecek bir şeyi asla söylemez. Onun için asla hadisi şerifler ve Kur'an-ı Kerim birbirleri ile çelişmez.

Cenab-ı Allah “Sana anlattıklarımız da var anlatmadıklarımızda.” diyorsa, Peygamber Efendimizin bahsettiği 124.000 peygamber asla Kur’an’a ters bir ifade olamaz. Kur'an sözün özüdür. Dolayısıyla 124.000 peygamberin de özüdür. Kur’an-ı Kerimde bahsedilen 28 Peygamberi hakkıyla anlarsak 124.000 peygamberi de zaten anlamış oluyoruz.

Cenab-ı Allah biz insanlar için “Benim yarattıklarımın en mükemmeli.” diyor.

O zaman bizler salih bir imanla bize anlatılmak isteneni en kısa yollardan anlamak zorundayız. Çünkü Allah bize o kabiliyeti vermiş. Ama birçoğumuz bu kabiliyetimizi kullanmadığımız için kabiliyetimiz körelmiş. Bu yüzden de Yüce Yaratan bize 124.000 peygamber yerine 28 peygamber vasıtasıyla birçok mesaj veriyor. Kısacası Yüce Allah bizlere Hz. Davut a.s..'ı anlatırken, onun üzerinden onlarca Davut'u anlatmış oluyor. Bir Hz. Yusuf a.s..'ı anlatırken, Hz. Yusuf a.s. üzerinden onlarca Yusuf'u anlatmış oluyor. Peygamberlerin isimleri, yaşadıkları coğrafya ve yaşadıkları tarihler farklı olsa da hepsinin mücadeleleri ortaktır. Bu nedenle asıl mesele bizim anlayışımız ile alakalıdır. Temel olarak bu anlayış kabiliyetimizin yıpranmış olması yüzünden Peygamber Efendimiz ile diğer peygamberler arasındaki ilişkiyi de istenilen düzeyde anlayamıyoruz. Bunu yapabilmemiz içinde Hz. Adem a.s.’dan Hz Muhammet a.s’a  kadar olan bütün peygamberlerin bir zincirin halkası olduğunu bilmemiz gerekiyor. Bu zincirin ilk halkası Hz. Aden a.s., son halkası da Hz. Hz. Muhammet a.s. dır. Böyle bir zincir olduğu için de birini tanımamız aslında bir sonraki peygamberi tanımamıza imkan sağlayacaktır. Nihayetinde de bizleri Peygamber Efendimizi hakkıyla tanıma fırsatına ulaştıracaktır.

Peygamberler zincirine bir baktığımızda zincirin son halkası Efendimiz aleyhisselatü vesselam’dan önce Hz. İsa a.s. dı. O peygamberlik adına alacaklarını kendinden bir önceki peygamber olan Hz. Zekeriya a.s.’dan alıyor. Hz. Zekeriya a.s. kendinden önceki peygamberden alıyor. Ve mevzu zincirin ilk halkası olan Hz. Adem a.s.’a kadar geliyor. İşte bu noktada Hz. Adem a.s..’ın örnek alabileceği kimse yok.

Peygamber Efendimiz bize bir hadisinde bu olayı şöyle özetliyor. Ebu Hureyre’nin naklettiği, Buhari de ve Müslim de geçen hadiste efendimiz diyor ki:

---“Benimle, benden önce gelip giden peygamberlerin durumu aynen şuna benzer; Adamın biri güzel bir ev yaptırmıştır. Ev o kadar güzeldir ki içeriye giren hayran kalıyor. Ancak o evin içerisinde bir tane taşın yeri boş duruyor. Benimle benden önceki peygamberlerin durumu işte buna benzer. İşte ben o boşluğu dolduranım.”

Buradan iki sonuç çıkıyor:

  1. Biz bu hadisten peygamberlerin birbirlerinin devamı olduğu hakikatini öğreniyoruz.
  2. Bu silsilede ki peygamberlerin birbirlerinin rakibi değil, aynı makamın memurları olduğunu öğreniyoruz. Çünkü: 
  • Kaynak aynı,
  • Görevlendiren aynı,
  • Din aynı,
  • Mesaj aynı.

         Gelen her peygamber İslam peygamberidir ve İslam dinini muhataplarına ulaştırmıştır. Yahudilik, Hıristiyanlık ve diğer dinler sonradan insanlar tarafından ortaya çıkarılmıştır. Din tektir. 

            Bir sonraki yazımızda peygamber kıssalarının özelliklerinden bahsetmeye çalışacağım.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder