Tarihin tozlu sayfaları, büyük zaferlerin, destansı kahramanlıkların yanı sıra, fitnenin yol açtığı yıkımların izleriyle de doludur. Fitne, insanlar arasında kargaşa çıkarmak, nifak tohumları ekmek ve birlik içinde olan toplulukları bölmek amacıyla ortaya atılan yalanlar ve entrikalar silsilesidir. Bireysel olduğu gibi toplumsalda olabilir bu fitne melaneti. Bu karanlık güç, geçmişten bugüne pek çok medeniyeti, hükümdarlığı ve toplumu derinden sarsmıştır.
Tarih sahnesinde fitnenin en acımasız örneklerinden biri,
Roma İmparatorluğu’nun son dönemlerinde yaşanan olaylardır. İmparatorluk, uzun
süre dünyanın en güçlü devletlerinden biri olarak hüküm sürmüş, ancak içeriden
yayılan fitnelerle zayıflamış ve nihayetinde çökmüştür. Bu dönemde, saray
entrikaları, suikastlar ve ihanetler, Roma'nın birliğini bozmuş, imparatorlar
arasında güvensizlik tohumları ekmiştir. İç çekişmeler ve kavgalar,
imparatorluğu yıpratmış, dışarıdan gelen barbar akınları karşısında savunmasız
bırakmıştır. Sonuç olarak, fitnenin beslediği iç bölünmeler, Roma
İmparatorluğu’nun çöküşünü hızlandırmıştır.
Bir diğer çarpıcı örnek ise, Osmanlı İmparatorluğu’nda
yaşanan Şehzade Mustafa hadisesidir. Kanuni Sultan Süleyman döneminde, saray
içindeki fitneler, Şehzade Mustafa’nın trajik sonunu hazırlamıştır. Rüstem
Paşa’nın ve Hürrem Sultan’ın da etkisiyle, Şehzade Mustafa’nın tahtı ele
geçirme planları yaptığına dair asılsız iddialar ortaya atılmıştır. Bu fitne,
Kanuni Sultan Süleyman’ı kendi oğlunu öldürme noktasına kadar getirmiş ve bu
olay, Osmanlı tarihinin en karanlık sayfalarından biri olarak anılmaktadır. Fitne,
sadece Şehzade Mustafa’nın hayatını değil, aynı zamanda Osmanlı hanedanının
içindeki güven duygusunu da zedelemiştir.
Bireysel olduğu gibi toplumsalda olabilir demiştik fitne
için. İşte o yüzden fitne; sadece imparatorlukları ya da krallıkları değil,
küçük toplulukları, aileleri ve bireyleri de derinden etkileyebilir. Nitekim,
tarih boyunca pek çok savaş ve çatışma, fitnenin bir ürünü olarak başlamıştır.
İslam tarihindeki Cemel Vakası da fitnenin ne denli yıkıcı olabileceğinin bir
diğer örneğidir. Hz. Ali döneminde Müslümanlar arasında yaşanan bu iç savaş,
fitne ve dedikodularla ateşlenmiş, sonuçta Müslümanlar arasında derin bir
ayrılık ve acımasız bir çatışma ortaya çıkmıştır. Fitne, bu olayda kardeşleri
birbirine düşman etmiş, toplumsal birlik ve beraberliği zedelemiştir.
Fitne, sadece geçmişte değil, günümüzde de insanları
birbirine düşürme, toplumları bölme ve zayıflatma gücüne sahiptir. Bilgi
çağında, fitne ve yalanlar, teknolojinin de desteğiyle hızla yayılmakta,
toplumlar arasında güvenin kaybolmasına yol açmaktadır. Bu yüzden, fitnenin
yıkıcı gücüne karşı uyanık olmak, doğru bilgiye ulaşmak ve nifak tohumlarına
karşı birlik içinde hareket etmek her zamankinden daha büyük bir önem
taşımaktadır.
Tarih, bize fitnenin sonuçlarını gösteren acı örneklerle
doludur. Geçmişte yaşanan bu olaylardan ders almak, bugünün dünyasında da
fitnenin yıkıcı etkilerinden korunmanın tek yoludur. Birlik, beraberlik ve
güvenin hâkim olduğu bir toplumda, fitnenin kök salması mümkün değildir. Bu
yüzden, fitneye karşı daima uyanık olmalı, doğruyu savunmalı ve insanları
birbirine düşüren bu karanlık güce karşı mücadele etmeliyiz. Zira tarih,
fitnenin zaferini değil, birlik ve beraberliğin gücünü yazanlarla doludur.
Selametle
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder