Bir önceki yazımda Kur'an'ın bize Hz. Adem a.s.'ı beş maddede anlattığından bahsetmiştik. Önce o beş maddeyi tekrar bir sıralayalım :
1- Yaratılmasının planlanması ve meleklere duyurulması.
2- Yaratılması, secde istenmesi ve iblisin karşı koyması.
3- Cennet hayatının başlaması ve eşinin yaratılması.
4- İmtihanı, zellesi, cezalandırılması ve dünya hayatının başlaması.
5- Kabe'nin ibdası, dünya imtihanları ve hayatının sona ermesi.
1- YARATILMANIN PLANLANMASI VE MELEKLERE DUYURULMASI :
Bu başlığı Kur’an da pek çok ayette görüyoruz ama en detaylı bir şekilde Bakara Suresi’nin 30. Ayetinde anlatıldığını görmekteyiz. Bu başlık bu surelerde Fecr Suresinde, Araf Suresinde ve Taha Suresinde de anlatılıyor. Ama oralarda ön plana başka konular çıkarılmıştır. Bakara suresi’nin 30. Ayetinde ise melekler ön plandadır. Bu ayet ne diyor bir bakalım:
---“Hatırla ki Rabb'in meleklere “Ben Yeryüzünde bir halife yaratacağım dedi.” Melekler dediler ki; “Bizler hamd ederek seni tesbih ve takdis edip dururken sen yeryüzünde fesat çıkartacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın.” Allah da onlara dedi ki : “sizin bilmediğinizi herhalde ben bilirim. " (Bakara Suresi 30. Ayet)
Dikkat ederseniz bu ayette 5 tane çok önemli soru karşımıza çıkıyor.
1- Rabbimiz bu planladığı yaratılışı meleklere neden haber verdi?
2- Yeryüzünde bir halife yaratmak ne demektir?
3- Melekler teslim olmuş varlıklar ise neden böyle bir karşılık verdiler?
4- Meleklerin ileri sürdükleri o bilgileri nereden biliyorlardı?
5- Allah'ın bildiği ve meleklerin bilmediği hakikat neydi?
İşte bu 5 tane soruyu anladığımızda Bakara Suresi 30. Ayeti tam manasıyla anlamış oluyoruz. Dolaylı olarak da yaratılış meselesini ve Hz Adem a.s.'ın yaratılışında nelerle karşılaşıldığını daha iyi kavramış oluyoruz.
Şimdi bu sorulara birer cümle ile cevap verelim :
1- Rabbimiz bu planladığı yaratılışı meleklere neden haber verdi?
Çünkü yarattıklarına verdiği değerden dolayı. Allah yarın öbür gün Hz.Adem a.s. yaratıldığında melekler bazı şeylere şahit olacaklar. O şahitlikleri tam anlamıyla anlaşılsın ve o şahitlikleri insanoğluna, beşerin soyuna aktarılsın diye meleklere bunu söyledi. Meleklere bu manada bu meseleyi açması aslında yarattıklarına verdiği değeri gösteriyor.
2- Yeryüzünde bir halife yaratmak ne demektir?
İnsan Allah'ın halifesi mi yoksa yeryüzündeki halife mi? İnsan Allah'ın halifesi sözünü kullandığımız zaman ne maksatla kullanıyoruz, halife tül fil art deyince ne maksatla kullanıyoruz. Halife şudur : Asıl gider yerine gelen Halef olur. Peki Hz. Adem a.s.'a halifetullah dediğimiz zaman Haşa Allah'ın yeryüzünde vekili anlamına mı gelecek? Hayır böyle değil. Allah'ın bu manada halefi olmaz Haşa. Rabbimizin makamı, onun zatı, onun sıfatları, Tevhit akidesi bunu kabul etmez ve ettirilmez. Zaten işi bilenler de halifetullahı çok kullanmadılar. Sadece Emeviler kendilerine bir şeyler çıkarsınlar diye halifetullahı kullandılar. Ama genel anlamda halifetullah değil halifetul fil Art kullanıldı. İnsan yeryüzünün halifesidir. Zaten insanın 2 temel görevi vardır.
- Allah'a kulluk
- Yeryüzünü imar
Bu kulluk ve imar konularını daha önceden açıklamıştık. Çok detaya girmek istemiyorum.
3- Melekler teslim olmuş varlıklar ise neden böyle bir karşılık verdiler?
Bakın kardeşlerim burada melekler itiraz etmiyor. Melekler bunu anlamak için soruyorlar. Zaten söylendiği anda melekler mevzuyu anlıyorlar ve geriye duruyorlar. Dolayısıyla meleklerin buradaki bu sözleri anlama çabasının bir karşılığıdır.
4- Meleklerin ileri sürdükleri o bilgileri nereden biliyorlardı?
Melekler ne demişlerdi?
---“Yeryüzünde kan dökecek, yeryüzünü fesada sürükleyecek birini mi yaratacaksın yarabbi?”
İnsan yaratıldı. Dakika bir gol bir, Habil ile Kabil arasında bir kavga çıkıyor ve sonunda kan dökülüyor. Dolayısıyla melekler haklı çıkıyor. Melekler bunun olacağını biliyordu. Peki nereden biliyorlardı. Acaba Hz. Adem a.s. dan önce başka Ademler mi vardı. Bu konuda aleyhisselatu vesselam efendimizin açık bir beyanı yok. Bundan dolayı ulema büyük bir gayret veriyor ve diyor ki
---“Allah belki meleklere ne olacağını bildirdi öncesinden, melekler o bilgisinin üzerinden konuştular.”
Olabilir mi? Tabii ki olabilir. Başka bir ihtimal de şöyle:
---“Belki de Hz.Adem a.s. ’dan önce başka iradeli varlıklar dünyada yaşamış olabilir. Ve o iradeli varlıklar kan döktüler, meleklerde bunun için böyle bir şey söylediler.”
Tabii başka ihtimaller de var. Ama netice itibarıyla biz buradan meleklerin bu bilgiye ya Allah'ın bildirmesi ile ya da kendi tecrübeleri ile sahip olduklarını görüyoruz ve bunun üzerinden de Cenabı Hakka anlama maksadıyla bir soru sorduklarına şahit oluyoruz.
5- Allah'ın bildiği ve meleklerin bilmediği hakikat neydi?
İşte bunun cevabını bir sonraki ayet veriyor. Allah Hz. Adem a.s.'a eşyaya isim koyma kabiliyeti vermişti. Hz. Adem a.s. yeryüzüne öylesine gelmedi. Hz. Adem a.s. beşerin varabileceği en üst noktada yaratıldı. Son Adem ilk Adem'i ancak yakalayabilecek. Yani insanın kabiliyet, mizaç ve karakter çerçevesinde yakaladığı bir ufuk var. O üst ufuk Hz. Adem a.s.'ın ufku. Dünya ne kadar devam edecek bilmiyoruz. Ama son yakalanacak ufuk ancak o olacak. Çünkü Allah Hz. Adem a.s.’ı en güzel biçimde yarattı. Dünya’ ya da öyle gönderildi. İşte bunu kavradığımız zaman o yaratılışı, bu işlerin neden olduğunu ve Allah'ın meleklere
---“Sizin bilmediğiniz ama benim bildiğim bir hakikat var”
Deyip ileri sürdüğü konuları daha iyi anlamış oluruz.
Sise bir hadis hatırlatmak istiyorum; Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem diyor ki :
---“Adem reddetti zürriyeti de reddetti Adem unuttu zürriyeti de unuttu. Adem hata etti zürriyeti de hata etti.”
Bakara Suresi’ nin 282. Ayeti’ ni bir inceleyelim.
Bu ayet “Deyin Ayeti.” Allah bu ayette ticari hukuku çok net bir biçimde ortaya koymuştur. Yaratan yarattığını bilmez mi? Biliyor bizi… Söylemesine rağmen tutmayacağımızıda biliyor. Onun için Üç kere “yazın yazın yazın” diyor. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem de aynı kaynaktan konuşuyor o da biliyor ki. Kur'an-ı Kerim 3 kez yazın demesine rağmen tutmayacağız O yüzden Hz Adem Aleyhisselam'ın üzerinden bizlere meseleyi anlatıyor. Yaaaa diyor sizin babanız var ya o Adem Aleyhisselam sizin atanız dedeniz, babanız. O da reddetti siz de reddiyorsun, O da unuttu sizde unutuyorsun. O da hata etti siz de hata ediyorsunuz. Yazın diyerek Deyn Ayeti’ nin aslında bize yüklediği sorumluluk anlatılıyor. Ya hocam arkadaşımla aramdaki mesele. Onu da mı yazayım Evet onu da yaz. Babamla aramdaki mesele. Onu da mı yazayım. Asıl onu yaz. Önce yakınlarını yaz. Çünkü yakınlarını yazmazsan yiyeceğin çiftenin şiddeti de artacak. Daha sen bunu anlamadın mı? Yakınlık ne kadar artarsa çiftenin şiddeti de o kadar artıyor. Onun için önce yakınlarını yaz. Hukuklu ol diyor. Ve Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem bu hukuku bize kavratmak için bu hadisi söylüyor. Şimdi aldık mı siyer-i Nebi ile siyeri Enbiya arasındaki bağlantıyı
Daha önce biz ne demiştik... Kur'an'daki hiçbir tekrar Hele ki bu tekrar kıssalarla alakalı bir şeyse sadece meselenin ehemmiyetin den dolayı tekrar edilmez. Kur'an-ı Kerim kıssaları farklı farklı yerlerde anlatıyorsa kesinlikle anlattığı yerlerde vurgu itibari ile bazı şeyleri öne çıkarma Bazı mesajları daha farklı bir biçimde muhataba ulaştırma adına bir özelliği taşır. Bunu da bir mercek benzetmesi ile anlatmaya çalışmıştım.
Daha önce de söylediğim gibi Hz. Adem Aleyhisselam’ın kıssası 5 ayrı yerde geçer :
• Bakara Suresi’nin 30 ile 39 ayetleri arasında 10 ayette,
• Maide Suresi’nin 27 ile 31 ayetleri arasında 5 ayette,
• Araf Suresi’nin 11 ile 27 ayetleri arasında 17 ayette,
• Hicir Suresi’nin 28 ile 44 ayetlerinin arasında 17 ayette
• Taha Suresi’nin 115 ile 123 ayetler arasında 9 ayette
Bahsettiğimiz bu beş grup ayetlere biraz detaylı bakacak olursak :
• Birinci grupta bulunan Bakara suresinde 30-39 ayetler de
Mercek burada meleklerin üzerinde. Bu pasajda Hz. Adem a.s.'ın kıssası anlatılırken aslında meleklerin üzerinden bir anlatım var. Burada dikkatimizi bir noktaya yoğunlaştırmamız gerek. Olaya sadece bu cümle ile bakmamamız lazım. Eğer sadece “Allah meleklere secde edin” diyor dersek,
---“Allah meleklere secde edin diyor o zaman İblis bu sözün muhatabı değil”
diye bir şeyden çıkarı ortaya. Ya da deriz ki
---“İblis de melekti sonradan şeytan oldu.”
Bu tip düşünceler bizi çok daha sıkıntılı noktalara sürükler maazallah. Oysa işin görmemiz gereken tarafı şu : Bir kimse bir topluluğa hitap ederken onları isimlendirmek adına çoğunluk ne ise onu kullanarak isimlendirir öğle değil mi ? Mesela bir okul müdürü okul bahçesinde toplanan kalabalığa hitap ederken çocuklar diye söze başlamaz mı ? Hal bu ki o kalabalığın içinde öğretmenlerde vardır, veliler de vardır. Ama çoğunluk çocuk olduğu için onlara yönelik bir hitap vardır. İşte “Allah meleklere secde edin diyor” derken aslında hitab edilen muhatap orada bulunan bütün varlıklar. Çoğunluk melek olduğu için o ifade kullanılmıştır. Tabi her şeyin en doğrusunu Allah bilir.
• İkinci grupta bulunan ” Maide suresinin 27 ile 31 ayetleri arası 5 ayet.
Bakın burada mercek Hz. Adem'in iki oğlu üzerinde. Biz buradan Neyi okuyacağız o zaman Habil ile Kabil kıssası okuyacağız.
• Gelelim 3. Gruba. Üçüncü gruptaki ayetlerimiz Araf suresi 11 ile 27 idi.
Bakın bu ayetlerde mercek neyin üzerinde? İblisin üzerinde. Bakara suresinde meleklerin meselesini anlarken,
• Gelelim Hicr suresinin 28 ile 44 ayetlerine.
Nerede mercek? Burada beşer’in üzerinde. Bakın burada Hz Adem'in beşeri özelliklerini daha detaylı bir biçimde okuyoruz. Bakara suresinde yok , Araf suresinde yok. Ama burada var burada. Hicr suresinde başka bir şey anlatılıyor bize. Aynı olay anlatılıyor ama başka ayrıntılarıyla anlatılıyor. Başka ayrıntılarda anlatıldığı zaman biz meseleyi mercek nerede ise o çerçeveden değerlendirdiğimizde daha farklı bir biçimde okuyoruz.
• En son bu gruptaki ayetlerimiz biliyorsunuz Taha Suresi 115 ve 123 ayetler.
Bakın burada ise mercek imtihanın üzerinde. Bu ayetlerden başka ayetlerde var Kur'an-ı Kerim'de. Sadece bunlar değil. Ama burada bizim özellikle dikkat çektiğimiz ayetler doğrudan Hz. Adem Aleyhisselam'ı anlatan ayetler. Mesela biz Adem kıssasını Sad Suresinin 71 ile 85 arasındaki ayetlerde de okuruz aslında. Ama o kıssadaki anlatım aslında iblis'i bize anlatır. Yine aynı Nebe Suresi’nin 20 21 ayetleri, İsra Suresi’nin 71 ve 85 ayetleri her ne kadar Hz. Adem Aleyhisselam'ın kıssasından sözü açsa da asıl maksat iblisin özelliklerini anlatmaktır.
Hz. Adem a.s.’ı tanımamız için öncelikle iblisi de tanımamız lazım.
İblis'i daha fazla tanımamız adına bize verilen mesajların bu 58 ayette yoğunlaştığını görüyoruz. Ama bu benim size saydığım ayetlerin dışında bir ayet daha var. Belki o da doğrudan anlatıldığı için onu da dahil etmemiz lazım. Kehf Suresi 50 Ayet. Dolayısıyla bizim Hz Adem kıssası’ nın Kur'an'dan okuduğumuz ayet sayısı toplamda 59 olur.
İblisi biraz tanımaya çalışalım.
Allah'ın yarattığı mahlukat çok. Biz mahlukatın ne kadarından haberdarız bilmiyoruz ama Kur'an'dan bir hakikati biliyoruz. Şuurlu varlıklar 3 tane :
1- Latif varlık olarak melekler.
2- Anlaşılması zor ve gizli varlık olarak cinler.
3- Topraktan yaratıldığı için tevazu ile özdeşleşen tevazu ile anılan insan.
Bu üçünün içerisinde Şeytan yok. Bir çok kişi onu melek sansa da, İblis Cin tahifesindendir aslında. Semada, Meleklerin yanında, Allah'a öyle ibadete koyulmuştu ki, kullarından, hiç bir kimse, Allah'a, onun gibi ibadet edememişti. Allah’ı bu kadar zikredip ibadetlerinde basiret göstermesi ile Cenabı Allah’ın takdirine layık olmuş ve yüce yaratan onu cennetin muhasebesi ile görevlendirmiştir. Ancak kendisinin, Hz. Âdem Aleyhisselâm’ın yaratılışına kadar böylece ibadet etmekten ayrılmamış olması, içinde taşıdığı kibir, gurur, azgınlık ve kıskançlık duygularını silemedi.
Rabbimiz bize bu üç sınıfın Aslında mahiyetlerine ait de bilgileri veriyor. Şimdi karşıda iki sınıf var : Bir tarafta Cinler ve melekler. Diğer tarafta da beşer olarak insan, yani Adem var.
Şeytan kelime anlamı olarak haktan ve hayırdan ayrılamk, muhalefet etmek anlamında kullanılır. Başka bir tabirle gözle görülmeyen fakat varlığı kesin olarak bilinen, azgınlıkta ve kötülükte ileri giden, kibirli, asi ve tüm insanları saptırmaya çalışan cinlere verilen addır.
Şeytan Nar-ı Semum’ dan yani vücuda işleyen kavurucu bir ateşten yaratılmıştır. Kibrine yenilip Allah’ın naletine uğradı ve huzuru ilahiden kovuldu.Daha sonra Hz. Adem ile Hz. Havva ‘yı da kandırarak onlarında cennetten çıkarılmalarına neden oldu. İşte şeytanın ilk icraatı budur. Bu güne kadarda bu işleri sürdürmeye devam etmektedir. Ve kıyamete kadarda devam edecektir.
Şeytan akılsız değildir. Tam aksine çok akıllı ve zekidir. Asla ateist değildir. Allahı görmüş onunla konuşmuş cennet ve cehennemden haberdar biridir. Bunun yannda Allah’ın gücünün, kudretinin ve tüm yapabileceklerinin farkındadır. Buna rağmen asırlardır yolundan ve amacından bir adım şaşmamıştır.
Şeytan hiç kimsenin karşısına geçip “sen şunu yap, sen bunu yapma” demez. O insanların nefslerine hükmeder ve adeta kulaklarına fısıldar.
Kur-an’ı Kerim de iblis cennetten kovulana kadar iblis olarak adlandırılmıştır. Cennetten kovulduktan sonra şeytan olarak adlandırılır.
Hz. Adem a.s.’ın maruz kaldığı ve kalacağı imtihanlar ve düşmanlıklar, Hz. Adem a.s.’ın çocuklarının karşılaşacağı imtihanlar ve düşmanlıklardır. Ademin çocukları kim? Bizleriz. Peki bizim amansız düşmanımız kim? Şeytan. Peki biz şeytanı yani düşmanımızı iyi tanıyormuyuz? Vallahi de tanımıyoruz, billahi de tanımıyoruz. Sadece şeytanı değil onun taraftarlarını da tanımıyoruz. Ne küfrü tanıyoruz, ne nifakı tanıyoruz nede cehaleti tanıyoruz. Bunları tanımadığımız içinde şeytanla yeterince mücadele edemiyoruz. Bu düşmanların başında olan amansız düşmanımız şeytanı Kur’an Bakın bize nasıl anlatıyor:
- Ayakları Kaydırandır. (Bakara Suresi 36. Ayet)
---“Şeytan oradan ikisinin de ayağını kaydırttı, onları bulundukları yerden çıkardı, onlara "Birbirinize düşman olarak inin, yeryüzünde bir müddet için yerleşip geçineceksiniz" dedik.” (Bakara Suresi 36. Ayet)
- Kıyamete Kadar Mücadelesini Devam Ettirendir.(Araf Suresi 14. Ayet)
---“(İblis) dedi: (Bari) bana (insanların) tekrar diriltilecekleri güne kadar süre ver." .(Araf Suresi 14. Ayet)
- Doğru Yolda Çelme Takandır. (Araf Suresi 16. Ayet)
---“Öyleyse, dedi, beni azdırmana karşılık, and içerim ki, ben de onlar(ı saptırmak) için senin doğru yolunun üstüne oturacağım." (Araf Suresi 16. Ayet)
- Saptırmak İçin Her Türlü Yolu Ve Yöntemi Kullanandır. ( Araf Suresi 17. Ayet)
---“"Sonra (onların) önlerinden arkalarından, sağlarından sollarından onlara sokulacağım ve sen, çoklarını şükredenlerden, bulmayacaksın." ( Araf Suresi 17. Ayet)
- Vesvese Verendir. (Araf Suresi 20. Ayet)
---“Derken onların, kendilerinden gizli kalan çirkin yerlerini kendilerine göstermek için onlara fısıldadı: "Rabbiniz, başka bir sebepten dolayı değil, sırf ikiniz de birer melek ya da ebedî kalıcılardan olursunuz diye sizi şu ağaçtan men etti." dedi.” (Araf Suresi 20. Ayet)
- Apaçık Düşmandır. (Araf Suresi 22. Ayet)
---“Böylece onları aldatarak aşağı sarkıttı (önceki mevkilerinden indirdi). Ağacı(n meyvesini) tadınca, çirkin yerleri kendilerine göründü ve cennet yapraklarını üst üste yamayıp üzerlerini örtmeğe başladılar. Rableri onlara seslendi: "Ben sizi o ağaçtan men etmedim mi ve şeytan size apaçık düşmandır, demedim mi?" (Araf Suresi 22. Ayet)
- Günahları Süsleyendir. (Hicr Suresi 39. Ayet)
---“İblis şöyle dedi: "Rabbim! Beni saptırdığın için, mutlaka ben de yeryüzünde onlara günahları süsleyeceğim ve onların hepsini mutlaka azdıracağım!" (Hicr Suresi 39. Ayet)
- Adamlarıyla İşler Çevirendir. (İsra Suresi 64. Ayet)
---“Onlardan gücünün yettiğini yerinden oynat. Atlıların ve yayalarınla onların üzerine yaygarayı bas! Mallarda ve çocuklarda onlara ortak ol! Ve onlara vaadlerde bulun." Fakat şeytan onlara aldatmadan başka bir şey vaad etmez.” (İsra Suresi 64. Ayet)
İşte şeytan bütün bunları yaparak kulların bir çoğunu saptıracak. Onun saptıramayacağı bir zümre var ki onuda biz Kur’an dan okuyoruz:
---“Ancak içlerinden ihlaslı kulların müstesnâdır." (Hicr Suresi 40. Ayet)
Şeytan yada bir başka değişle iblis hakkında bu kadar özet yeterli. Çünkü Hz. Adem A.S.’ı anlatmaya başlamadan önceki yazılarımda bu konuy detaylı olarak yazmıştım. Bir sonraki yazımıza ikinci madde olan "Yaratılması, secde istenmesi ve iblisin karşı koyması." ile devam edeceğim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder