HZ. NUH A.S.
Biz Hz.Nuh a.s.
üzerinden çok ama çok şey öğreniriz de özellikle
- Temsil
- Tebliğ
- Takva
- Teselli
- Tevekkül
Noktasında çok şey
öğreniriz. Temsil İslam'ın yaşanarak gösterilmesidir. Bu olmadığı için şu
anda zaten halimiz böyle onun arkasından gelir aslında tebliğ. Tebliğin
başından sonuna kadar istikrarla yürümesinin azığı da Takvadır. Takva olmazsa
olmaz. Bu iş gerçekten çok zor bir iş. O kadar zor ki İnanın ki babanızın
evinde olsanız, muhatap olmayacağınız nice adamlara bu yola çıktığınız zaman
muhatap oluyorsunuz. İnsan yükü, taşınması çok ağır bir büyük. O ağır yükü
ancak teselli ile taşıyabilirsiniz. İşte Hz. Nuh a.s. onu da bize öğretiyor. Ve
en sonunda Allah'a tevekkül ederek, hiçbir şeyi vekil tutmayarak işimizin
sonucunu, başarıyı, başarısızlığı ve ne varsa hepsini en sonunda da işin
bidayetinden itibaren Allah'a tevekkül ederek meseleyi sonuca vardırmak. Bir de
bunları öğretiyor bize Hz. Nuh a.s.
Daha önce de yazdığım gibi, Hz. Nuh a.s. gece gündüz mücadele etti Yetmedi gizliden yada açıktan tebliğ etti. O da yetmedi bazen tek tek, bazen de toplu olarak yani kullanılabilecek her türlü vesileyi kullanarak Allah'ın dinini insanlara ulaştırmak adına bir azim sergiledi. Öğle bir tebliğ ki o tebliğ ayrı bir sevda.
Tabi bu işin birde Takva
boyutu var. Yani kötülüğe karşı sergilenecek Takva modeli. Kötülük iyileri
kötüleştirmedi. Kötülüğün umumi hale gelmesi, iyilerin kalitesini de düşürmedi.
(Ebrar'ı hatırlayın.) Çünkü oradaki o iyilik, iyilik olarak başladı iyilik
olarak da devam etti. Biz bunun en güzel örneğini Hz Nuh'un o güzel hayatında
görüyoruz. Kötülüğe karşı sergilenecek en güzel Takva modeli budur işte.
Peki bütün mücadelelere
rağmen olumsuzluklara karşı Hz. Nuh a.s.’da Tesellici
bir duruş vardı. Bahane yok, küsmek de yok. Kimseye fatura çıkarmak da yok.
İslam'a geldiler diye kimseyi minnet altına sokma gibi bir durum da yok. Benim
babamın tekkesine gelmiyor ki bana minnet etsin. O İslam'a geldiği için o
noktada Allah'a şükür etmesi gerekir. Bunu Müslümanlara minnet vesilesi olarak
takdim etmek ve bunun üzerinden birilerini farklı bir boyunduruk altına sokmak,
bu davayı anlamamış İnsanların yapacağı iştir. Dolayısıyla burada öyle bir
şeyin olmadığını da görüyoruz Hz Nuh a.s.’da.
Ve son olarak ne
görüyoruz Hz. Nuh a.s.’da? Derin bir tevekkül görüyoruz. Neler gördü, neler
geçirdi. Ona rağmen tevekkülden en ufak bir ödün, en ufak bir taviz ve en ufak
bir düşünce bile aklına gelmedi. En sonunda bıçak kemiğe dayandığı.
Hatırlayacaksınız Hz. Nuh a.s.’ı üç başlık altında
inceliyorduk. Neydi o başlıklar :
1.
Hz. Nuh a.s. kavmini neye ve nasıl davet etti
2.
Kavmi Hz. Nuh a.s.’a nasıl karşılık verdi
3.
Kavminin tepkilerine karşı Hz. Nuh a.s. nasıl davrandı.
1.sini şu ana kadar
inceledik. Şimdi 2. Maddeye bakalım.
2.
KAVMİ HZ. NUH A.S.’A NASIL KARŞILIK VERDİ
Hz. Nuh a.s. onları tevhide, takmaya çağırıyor ve ibadete çağırıyor. Bununla birlikte kavminden dünyevi hiçbir karşılık da istemiyor. Defaatle de söylüyor :
---“Ben sizden bir ücret istemiyorum. Benim ecrim Allah'a aittir.”
Bunu söylemesine
rağmen kavmi yani karşısındaki o kitle Ekser’ü – nas ve miner’ün min’en – nas
yani iyilerin iyileri ve insanların çoğunluğu Hz. Nuh'a farklı bir biçimde
karşılık veriyor. Kur’an o kadar ayrıntı veriyor ki bize. Biraz
araştırdığımızda bu konu ile ilgili ayetlerin ne kadar çok olduğunu görüyoruz.
Ancak ben en son 14 maddede özetlemek zorunda kaldım.
Kavmi Hz. Nuha.s.’a
nasıl karşılık verdi?
- Apaçık bir delalete düşmek ile suçladılar(Araf
Suresi 59. Ayet)
Delalet kelimesinin
Türkçede birkaç karşılığı var ama anlam şu : Sapıtmışsın dediler. Sen yanlış
yoldasın diyorlar. Asıl kendilerinin sapkın ve yanlış yolda olduklarının
farkında bile değiller. Kendileri yanlış yolda, Hz. Nuh a.s. onları doğruya
çağırıyor. Ancak onların Hz. Nuh a.s’a verdiği karşılık bu.
Burada Peygamber
efendimizin hayatına bakacak olursak ona da Mekkeli müşrikler bu şekilde
karşılık vermemiş miydi? Onu da delalet ile suçlamışlardı. Sen atalarımızın
dininden bizi koparıyorsun dediler. Sen bizim geleneklerimize göreneklerimize
şimdiye kadar gördüklerimize aykırı konuşuyorsun dediler. Biz böyle
görmemiştik, biz şöyle görmüştük. Ama sen bunu yapmakla aslında bizim
düşüncemiz den sapıyorsun. Bizim de kendin gibi saptırmaya çalışıyorsun.
Dediler. Temel'in bir fıkrası var biliyor musunuz : Temel arabasıyla otoyola
ters girmiş. Karşıdan arabalar üstüne üstüne geliyor. O anda radyodan
anons yapılıyor Adamın biri otoyolda ters yönde ilerliyor. Lütfen herkes
dikkatli olsun. Temel de hemen anonsa karşılık veriyor. Ne bir tanesi diyor
hepsi hepsi…. Hiç kendi üzerine alınmıyor. İşte inkarcı bu zaten kendisi
sapıtmış bütün bir dünyayı kendi karşısında, farklı bir yerde görüyor. Hz. Nuh
a.s.’ın karşısındaki kitlede böyleydi.
- Dinlememek için bahaneler ortaya koyup hakikatten
kaçtılar (Nuh Suresi 7. Ayet)
Ne yaptılar biliyor
musun? Kuran aynen şöyle söylüyor : Kulaklarına parmaklarını soktular.
Dinlememek için her türlü yolu denediler. Yürürken yollarını değiştirdiler. Hz.
Nuh a.s.’ı görmemek için elbiselerinin başlarına geçirdiler. Gözlerini
kapadılar. Kibirlendikçe kibirlendiler ve öyle bir hale geldiler ki dinlememek için
kullanılabilecek her türlü yolu kullandılar.
- Dinimizi ve dolayısıyla birliğimizi bozmaya
çalışıyorlar ona karşı sert olun dediler. (Nuh suresi 23. Ayet)
Yani Hz. Nuh a.s.’ı
anarşi çıkarmakla suçluyorlar. Bizim birliğimizi dirliğimizi bozmaya çalışıyor dediler.
Dediler ki dininizi ve tanrılarınızı bırakmayın. İlahlarınız ve süva, yevus,
yeuk ve nesir den vazgeçmeyin. (bunlar onların en büyük putlarıydı) O’na
karşıda sert olun. Çünkü o sizin dininize ve birliğinize dil uzatıyor. Bakın
Hz. Nuh a.s.’a karşı söylenenler bunlar. Değerli kardeşlerim burada gene
siyer-i nebi'ye bakacak olursak, aynı şey Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve
Sellem'e de yapılmadımı.
- Bir üstünlüğün yok ki niye sana inanalım dediler.
(Hud Suresi 27. Ayet)
Sen de bizim gibi bir insansın
dediler. Niye sana inanmış olalım ki. Bula bula Allah seni mi buldu dediler.
Kavmin içinde bu kadar zengin, soylu, asil ve bilgili adamlar varken Allah niye
seni seçsin dediler. Senin seçilmenin ispatı ne ki? Hadi göster bakalım. Ne
önünde melekler yürüyor ne arkada. Ne büyük bir hazinenin sahibisin ne de elini
zahmetsizce attığın bir mahsul veren tarlan var. Ne önünde arkanda adamlarım
var ne de çoluk çocuğun var. Bizden fazlaca ne üstünlüğü var ki sana inanalım
dediler. Senin hiçbir üstünlüğün yok.
Neden böyle düşünüyorlar
biliyor musunuz. Çünkü müşrik aklı beşer üstü birini bekliyor. Beşer üstü olsun
ki takatler erişmesin, bahaneye yer olsun. Yoksa peygamberin taklidi için onu
istemiyor, peygambere ittiba etmek için de onu istemiyor Ne üstünlüğü var ki
senin diyor ve bunun üzerinden bir sürü şey söylüyorlar.
- Alaya alıp küçümsediler (Şuara
Suresi 111. Ayet)
Ne dediler biliyor
musunuz?
---“Ona sadece fakirleri inanıyor.
Toplumun en düşük en alt tabakası kimse Nuh’a inananlar onlar dediler. Aklı başında,
ileri gelen, zengin, toplumda itibar olan kimse inanmıyor. Bizim değer
vermediğimiz düşük seviyede dediğimiz insanlar inanıyor. Onun için de dikkate
alınacak bir şey değil.”
Diyerek küçümsediler.
Alay alıp küçümseyerek ona burun kıvırdılar.
- Yanındakilerini sana inanmış olan alt tabaka
insanları kov ki seni dinleyelim dediler.(Hud Suresi 29. Ayet)
o tebliği engellemesi
gerekiyor Dediler ki :
---“Yanındakileri, o düşük tabakada
olanları, o alt tabakadaki olanları yanından kov ki biz yanına gelelim. Senin
meclisinde yer alalım.”
Bakın kardeşlerim. Hz.
Nuh a.s. onların bu taleplerine nasıl cevap veriyor. Hemen kur’an dan okuyalım.
Hud Suresi 29. Ve 30. Ayetler ile Şuara Suresi 111. Ve 115. Ayetlerde
onlara şöyle cevap verdiğini okuyoruz.
---“Ey kavmim. Allah'ın emirlerini
bildirmeye karşılık sizden herhangi bir ücret istemiyorum. Benim mükafatım
ancak Allah'a aittir. Ben iman edenleri kovacak değilim. Çünkü onlar rablerine
kavuşacaklardır. Fakat ben sizi bilgisizce davranan bir topluluk olarak
görüyorum.”(Hud Suresi 29. Ayet)
---“Ey kavmim. Ben onları kovarsam, beni
Allah’tan (o’nun azabından) kim korur. Düşünmüyormusunuz.” .”(Hud Suresi 30.
Ayet)
Konuşmalar devam ediyor…
---“Onlar şöyle cevap verdiler : Sana
düşük seviyeli kimseler tabi olup dururken biz sana iman eder miyiz hiç.Nuh
dedi ki : onların yaptıkları hakkında bilgim yok. Onların hesabı ancak Rabbime
aittir. Bir düşünseniz, ben iman edecek olanları kovacak değilim. Ben ancak
apaçık bir uyarıcıyım.”
- Bizim üzerimizde Hakimiyet kurmak için bunları
söylüyorsun dediler. (Mü’minun Suresi 24. Ayet)
---“Senin derdin bize Kral olmak. Sen
bunları söyleyerek aslında iktidar elde etmek istiyorsun. Toplumda tanınmak ve
bilinmek istiyorsun. Senin tek bir derdin var o da bize hakim olmak.”
Böyle bir şey yok
aslında. Ama bir şey anlamıyor o mele’ün min’en-nas. Ya bir insan sadece
Ecrin'i, mükafatını Allah'tan bekleyerek bu kadar büyük bir fedakarlık
yapabilir mi? Eğer bir insan bir dava için bu kadar mücadele ediyorsa kesin o
insanın dünyevi anlamda bir hesabı, gizli bir ajandası vardır. Kendisi
menfaatsiz tek kuruşunu vermeyeceği için, menfaat elde etmediği zaman asla
orada bulunmayacağı için Allah'ın dini için gayret edeni anlamıyor.
- Tehdit edip korkutmaya çalıştılar(Şuara Suresi
116. Ayet)
Ne dediler biliyor
musunuz
---“Eğer bu söylediklerinden vazgeçmezsen
seni taşlarız.”
Aleyhisselatu vesselam
efendimize kovdular değil mi? Taşlamanın bir anlamı da odur. Mecaz anlamı
kovmak demektir. Allah Resûlü sallallahu aleyhi sellemi taşladılar mı? Taif’te
taşladılar. Dolayısıyla bu yolun kaderi bu.
- Yalanladılar ve yalancılıkla itham ettiler (Kamer
Suresi 9. Ayet)
Mesela Hz. Nuh a.s.’ın
güvenirliğini sarstılar.
---“Yalan söylüyor.” dediler haşa.
---“Yalancının sözüne itibar edilir mi?
sözleri doğru değil.” Dediler.
Bir sürü şey söylediler.
O sözlerin üzerinden Hz Nuh'un güvenirliğini kaybetmesine çalıştılar.
- Mecnun / Deli dediler (Kamer Suresi 9. Ayet)
Buradaki mecnunluk bizim
anladığımız manada akli delilik değil. Yani akli noksanlık değil. Araplar
mecnun diye kime diyor biliyor musunuz? Cinlenen adama diyor. Cinlerle bir
şekilde münasebeti varsa, o adama mecnun diyor.
Burada ki söylenenden
maksat şu : Cinler bana haber getiriyor. Bu cinler getiriyor aslında
vahyi.
vahiy getiren Vahyi Emin
meleği. Ama müşrik onu öyle demiyor.
---“O’nu o’na cinleri getiriyor.”
Diyor.
Mecnun itham
peygamberimiz dahil bir çok peygamber için de söylenmişti. Hatta peygamber
efendimiz için dedilerki :
---“Ey kendisine zikir, Kur’an indirilen
Muhammet. Sen mutlaka bir mecnunsun.”
Firavun
aynı şeyi Hz. Musa aleyhisselam’a dedi. Bu örnekleri çoğaltabiliriz.
Hz. Nuh Aleyhisselam’a ilk mecnun diyen
kişi kendi evinden birisi. Kendi hanımı ona mecnun diyor. Ve o haberi dışarıya
ilk sızdıran da o kadın. Diyor ki
---“Nuh'a bir şeyler oluyor. Akşamları
terliyor, titriyor. Ve ona cinler musallat oluyor. Büyük ihtimalle O mecnun.”
Diyor.
İşte Nuh Aleyhisselam'ın hanımın da ki
ihanet namus-i bir ihanet değil. Orada ki ihanet evdeki sırrı dışarıya vermesidir.
Yoksa Haşa bir namus meselesi falan değil.
- Baskı altına alıp Hz Nuh'un iş yapamaz hale
getirip engellemeye çalıştılar (Kamer Suresi 9. Ayet)
İnsanlarla Hz. Nuh a.s.
arasına engeller koydular. Bu engeller için de ellerinden gelen her şeyi
yaptılar. O günkü mele suni gündemler oluşturdu. İnsanların böyle zihinlerini
boş yere meşgul edecek gündemler oluşturdular ki Nuh Aleyhisselam'ın daveti ile
insanlar buluşmasın diye. Çünkü seni meşgul ettiği zaman, o meşguliyet senin
hakikatle arana mesafe koyacak.
- Tebliğ ettiği vahyi Hz Nuh'un kendisinin
uydurduğunu iddia ettiler (Hud Suresi 35. Ayet)
- Her türlü hileyi yapmaktan ve tuzak kurmaktan
geri durmadılar (Nuh Suresi 22 ayet)
Hz. Nuh a.s.'ı en fazla
yoran buydu. İnsanların hilelerinden ve oyunlarından artık bıktı. Adamların
çevirmediği film kalmadı. Neler neler yaptılar.
- Azabın kendilerine bir an önce gelmesini
istediler.(Hud Suresi 32. Ayet)
---“Bıktık artı senden dediler. İkide bir
bizi azapla tehdit edip duruyorsun. Hadi azabın kendi bize bir an önce gelsin
de ulaşsın. Getir bakalım bize tehdit ettin o azabı.” Dediler.
Yani bir nevi Allah'a
Haşa Meydan okudular.
Şimdi benim güzel
kardeşlerim hatırlayın Kur'an'ı rehberliğinde Hazreti Nuh'u anlamaya
çalışıyoruz. Üç tane ana başlığımız vardı :
- Hz Nuh
kavmini neye ve nasıl davet etti
- Kavmi
Hz. Nuha.s.'a nasıl karşılık verdi.
- Kavminin tepkilerine karşı Hz. Nuh a.s.
nasıl davrandı.
Şu ana kadar ilk iki
maddeyi öğrendik. Bir sonraki yazımızda kaldığımız yerden yani üçüncü maddeden devam edeceğiz..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder