reklam

reklam

26/05/2025

HZ. NUH A.S. (13. BÖLÜM)


 

HZ. NUH A.S.

Biz Hz.Nuh a.s. üzerinden çok ama çok şey öğreniriz de özellikle 

  • Temsil 
  • Tebliğ 
  • Takva 
  • Teselli 
  • Tevekkül

Noktasında çok şey öğreniriz. Temsil İslam'ın yaşanarak gösterilmesidir. Bu olmadığı için şu anda zaten halimiz böyle onun arkasından gelir aslında tebliğ. Tebliğin başından sonuna kadar istikrarla yürümesinin azığı da Takvadır. Takva olmazsa olmaz. Bu iş gerçekten çok zor bir iş. O kadar zor ki İnanın ki babanızın evinde olsanız, muhatap olmayacağınız nice adamlara bu yola çıktığınız zaman muhatap oluyorsunuz. İnsan yükü, taşınması çok ağır bir büyük. O ağır yükü ancak teselli ile taşıyabilirsiniz. İşte Hz. Nuh a.s. onu da bize öğretiyor. Ve en sonunda Allah'a tevekkül ederek, hiçbir şeyi vekil tutmayarak işimizin sonucunu, başarıyı, başarısızlığı ve ne varsa hepsini en sonunda da işin bidayetinden itibaren Allah'a tevekkül ederek meseleyi sonuca vardırmak. Bir de bunları öğretiyor bize Hz. Nuh a.s.

Daha önce de yazdığım gibi, Hz. Nuh a.s. gece gündüz mücadele etti  Yetmedi gizliden yada açıktan tebliğ etti. O da yetmedi bazen tek tek, bazen de toplu olarak yani kullanılabilecek her türlü vesileyi kullanarak Allah'ın dinini insanlara ulaştırmak adına bir azim sergiledi. Öğle bir tebliğ ki o tebliğ ayrı bir sevda.

Tabi bu işin birde Takva boyutu var. Yani kötülüğe karşı sergilenecek Takva modeli. Kötülük iyileri kötüleştirmedi. Kötülüğün umumi hale gelmesi, iyilerin kalitesini de düşürmedi. (Ebrar'ı hatırlayın.) Çünkü oradaki o iyilik, iyilik olarak başladı iyilik olarak da devam etti. Biz bunun en güzel örneğini Hz Nuh'un o güzel hayatında görüyoruz. Kötülüğe karşı sergilenecek en güzel Takva modeli budur işte.

Peki bütün mücadelelere rağmen olumsuzluklara karşı Hz. Nuh a.s.’da Tesellici bir duruş vardı. Bahane yok, küsmek de yok. Kimseye fatura çıkarmak da yok. İslam'a geldiler diye kimseyi minnet altına sokma gibi bir durum da yok. Benim babamın tekkesine gelmiyor ki bana minnet etsin. O İslam'a geldiği için o noktada Allah'a şükür etmesi gerekir. Bunu Müslümanlara minnet vesilesi olarak takdim etmek ve bunun üzerinden birilerini farklı bir boyunduruk altına sokmak, bu davayı anlamamış İnsanların yapacağı iştir. Dolayısıyla burada öyle bir şeyin olmadığını da görüyoruz Hz Nuh a.s.’da. 

Ve son olarak ne görüyoruz Hz. Nuh a.s.’da? Derin bir tevekkül görüyoruz. Neler gördü, neler geçirdi. Ona rağmen tevekkülden en ufak bir ödün, en ufak bir taviz ve en ufak bir düşünce bile aklına gelmedi. En sonunda bıçak kemiğe dayandığı. 

Hatırlayacaksınız Hz. Nuh a.s.’ı üç başlık altında inceliyorduk. Neydi o başlıklar :

1.      Hz. Nuh a.s. kavmini neye ve nasıl davet etti

2.      Kavmi Hz. Nuh a.s.’a nasıl karşılık verdi

3.      Kavminin tepkilerine karşı Hz. Nuh a.s. nasıl davrandı.

1.sini şu ana kadar inceledik. Şimdi 2. Maddeye bakalım.

2.                  KAVMİ HZ. NUH A.S.’A NASIL KARŞILIK VERDİ

Hz. Nuh a.s.  onları tevhide, takmaya çağırıyor ve ibadete çağırıyor. Bununla birlikte kavminden dünyevi hiçbir karşılık da istemiyor. Defaatle de söylüyor :

---“Ben sizden bir ücret istemiyorum. Benim ecrim Allah'a aittir.”

 Bunu söylemesine rağmen kavmi yani karşısındaki o kitle Ekser’ü – nas ve miner’ün min’en – nas yani iyilerin iyileri ve insanların çoğunluğu Hz. Nuh'a farklı bir biçimde karşılık veriyor. Kur’an o kadar ayrıntı veriyor ki bize. Biraz araştırdığımızda bu konu ile ilgili ayetlerin ne kadar çok olduğunu görüyoruz. Ancak ben en son 14 maddede özetlemek zorunda kaldım. 

Kavmi Hz. Nuha.s.’a nasıl karşılık verdi?

  • Apaçık bir delalete düşmek ile suçladılar(Araf Suresi 59. Ayet) 

Delalet kelimesinin Türkçede birkaç karşılığı var ama anlam şu : Sapıtmışsın dediler. Sen yanlış yoldasın diyorlar. Asıl kendilerinin sapkın ve yanlış yolda olduklarının farkında bile değiller. Kendileri yanlış yolda, Hz. Nuh a.s. onları doğruya çağırıyor. Ancak onların Hz. Nuh a.s’a  verdiği karşılık bu. 

Burada Peygamber efendimizin hayatına bakacak olursak ona da Mekkeli müşrikler bu şekilde karşılık vermemiş miydi? Onu da delalet ile suçlamışlardı. Sen atalarımızın dininden bizi koparıyorsun dediler. Sen bizim geleneklerimize göreneklerimize şimdiye kadar gördüklerimize aykırı konuşuyorsun dediler. Biz böyle görmemiştik, biz şöyle görmüştük. Ama sen bunu yapmakla aslında bizim düşüncemiz den sapıyorsun. Bizim de kendin gibi saptırmaya çalışıyorsun. Dediler. Temel'in bir fıkrası var biliyor musunuz : Temel arabasıyla otoyola ters girmiş.  Karşıdan arabalar üstüne üstüne geliyor. O anda radyodan anons yapılıyor Adamın biri otoyolda ters yönde ilerliyor. Lütfen herkes dikkatli olsun. Temel de hemen anonsa karşılık veriyor. Ne bir tanesi diyor hepsi hepsi…. Hiç kendi üzerine alınmıyor. İşte inkarcı bu zaten kendisi sapıtmış bütün bir dünyayı kendi karşısında, farklı bir yerde görüyor. Hz. Nuh a.s.’ın karşısındaki kitlede böyleydi.

  • Dinlememek için bahaneler ortaya koyup hakikatten kaçtılar (Nuh Suresi 7. Ayet)

Ne yaptılar biliyor musun? Kuran aynen şöyle söylüyor : Kulaklarına parmaklarını soktular. Dinlememek için her türlü yolu denediler. Yürürken yollarını değiştirdiler. Hz. Nuh a.s.’ı görmemek için elbiselerinin başlarına geçirdiler. Gözlerini kapadılar. Kibirlendikçe kibirlendiler ve öyle bir hale geldiler ki dinlememek için kullanılabilecek her türlü yolu kullandılar. 

  • Dinimizi ve dolayısıyla birliğimizi bozmaya çalışıyorlar ona karşı sert olun dediler. (Nuh suresi 23. Ayet)

Yani Hz. Nuh a.s.’ı anarşi çıkarmakla suçluyorlar. Bizim birliğimizi dirliğimizi bozmaya çalışıyor dediler. Dediler ki dininizi ve tanrılarınızı bırakmayın. İlahlarınız ve süva, yevus, yeuk ve nesir den vazgeçmeyin. (bunlar onların en büyük putlarıydı) O’na karşıda sert olun. Çünkü o sizin dininize ve birliğinize dil uzatıyor. Bakın Hz. Nuh a.s.’a karşı söylenenler bunlar. Değerli kardeşlerim burada gene  siyer-i nebi'ye bakacak olursak, aynı şey Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve Sellem'e de yapılmadımı. 

  • Bir üstünlüğün yok ki niye sana inanalım dediler. (Hud Suresi 27. Ayet)

Sen de bizim gibi bir insansın dediler. Niye sana inanmış olalım ki. Bula bula Allah seni mi buldu dediler. Kavmin içinde bu kadar zengin, soylu, asil ve bilgili adamlar varken Allah niye seni seçsin dediler. Senin seçilmenin ispatı ne ki? Hadi göster bakalım. Ne önünde melekler yürüyor ne arkada. Ne büyük bir hazinenin sahibisin ne de elini zahmetsizce attığın bir mahsul veren tarlan var. Ne önünde arkanda adamlarım var ne de çoluk çocuğun var. Bizden fazlaca ne üstünlüğü var ki sana inanalım dediler. Senin hiçbir üstünlüğün yok.

Neden böyle düşünüyorlar biliyor musunuz. Çünkü müşrik aklı beşer üstü birini bekliyor. Beşer üstü olsun ki takatler erişmesin, bahaneye yer olsun. Yoksa peygamberin taklidi için onu istemiyor, peygambere ittiba etmek için de onu istemiyor Ne üstünlüğü var ki senin diyor ve bunun üzerinden bir sürü şey söylüyorlar.

  • Alaya alıp küçümsediler (Şuara Suresi 111. Ayet)

Ne dediler biliyor musunuz? 

---“Ona sadece fakirleri inanıyor. Toplumun en düşük en alt tabakası kimse Nuh’a inananlar onlar dediler. Aklı başında, ileri gelen, zengin, toplumda itibar olan kimse inanmıyor. Bizim değer vermediğimiz düşük seviyede dediğimiz insanlar inanıyor. Onun için de dikkate alınacak bir şey değil.”

Diyerek küçümsediler. Alay alıp küçümseyerek ona burun kıvırdılar. 

  • Yanındakilerini sana inanmış olan alt tabaka insanları kov ki seni dinleyelim dediler.(Hud Suresi 29. Ayet)

o tebliği engellemesi gerekiyor Dediler ki :

---“Yanındakileri, o düşük tabakada olanları, o alt tabakadaki olanları yanından kov ki biz yanına gelelim. Senin meclisinde yer alalım.”

Bakın kardeşlerim. Hz. Nuh a.s. onların bu taleplerine nasıl cevap veriyor. Hemen kur’an dan okuyalım. Hud Suresi 29. Ve 30. Ayetler ile Şuara Suresi 111. Ve 115. Ayetlerde onlara şöyle cevap verdiğini okuyoruz.

---“Ey kavmim. Allah'ın emirlerini bildirmeye karşılık sizden herhangi bir ücret istemiyorum. Benim mükafatım ancak Allah'a aittir. Ben iman edenleri kovacak değilim. Çünkü onlar rablerine kavuşacaklardır. Fakat ben sizi bilgisizce davranan bir topluluk olarak görüyorum.”(Hud Suresi 29. Ayet)

---“Ey kavmim. Ben onları kovarsam, beni Allah’tan (o’nun azabından) kim korur. Düşünmüyormusunuz.” .”(Hud Suresi 30. Ayet)

Konuşmalar devam ediyor…

---“Onlar şöyle cevap verdiler : Sana düşük seviyeli kimseler tabi olup dururken biz sana iman eder miyiz hiç.Nuh dedi ki : onların yaptıkları hakkında bilgim yok. Onların hesabı ancak Rabbime aittir. Bir düşünseniz, ben iman edecek olanları kovacak değilim. Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.”

  • Bizim üzerimizde Hakimiyet kurmak için bunları söylüyorsun dediler. (Mü’minun Suresi 24. Ayet)

---“Senin derdin bize Kral olmak. Sen bunları söyleyerek aslında iktidar elde etmek istiyorsun. Toplumda tanınmak ve bilinmek istiyorsun. Senin tek bir derdin var o da bize hakim olmak.”

Böyle bir şey yok aslında. Ama bir şey anlamıyor o mele’ün min’en-nas. Ya bir insan sadece Ecrin'i, mükafatını Allah'tan bekleyerek bu kadar büyük bir fedakarlık yapabilir mi? Eğer bir insan bir dava için bu kadar mücadele ediyorsa kesin o insanın dünyevi anlamda bir hesabı, gizli bir ajandası vardır. Kendisi menfaatsiz tek kuruşunu vermeyeceği için, menfaat elde etmediği zaman asla orada bulunmayacağı için Allah'ın dini için gayret edeni anlamıyor. 

  • Tehdit edip korkutmaya çalıştılar(Şuara Suresi 116. Ayet)

Ne dediler biliyor musunuz 

---“Eğer bu söylediklerinden vazgeçmezsen seni taşlarız.”

Aleyhisselatu vesselam efendimize kovdular değil mi? Taşlamanın bir anlamı da odur. Mecaz anlamı kovmak demektir. Allah Resûlü sallallahu aleyhi sellemi taşladılar mı? Taif’te taşladılar. Dolayısıyla bu yolun kaderi bu. 

  • Yalanladılar ve yalancılıkla itham ettiler (Kamer Suresi 9. Ayet)

Mesela Hz. Nuh a.s.’ın güvenirliğini sarstılar. 

---“Yalan söylüyor.” dediler haşa. 

---“Yalancının sözüne itibar edilir mi? sözleri doğru değil.” Dediler.

Bir sürü şey söylediler. O sözlerin üzerinden Hz Nuh'un güvenirliğini kaybetmesine çalıştılar.

  • Mecnun / Deli dediler (Kamer Suresi 9. Ayet)

Buradaki mecnunluk bizim anladığımız manada akli delilik değil. Yani akli noksanlık değil. Araplar mecnun diye kime diyor biliyor musunuz? Cinlenen adama diyor. Cinlerle bir şekilde münasebeti varsa, o adama mecnun diyor.

Burada ki söylenenden maksat şu : Cinler bana haber getiriyor. Bu cinler getiriyor aslında vahyi. 

vahiy getiren Vahyi Emin meleği. Ama müşrik onu öyle demiyor. 

---“O’nu o’na cinleri getiriyor.” Diyor. 

Mecnun itham peygamberimiz dahil bir çok peygamber için de söylenmişti. Hatta peygamber efendimiz için dedilerki :

---“Ey kendisine zikir, Kur’an indirilen Muhammet. Sen mutlaka bir mecnunsun.”

            Firavun aynı şeyi Hz. Musa aleyhisselam’a dedi. Bu örnekleri çoğaltabiliriz.

Hz. Nuh Aleyhisselam’a ilk mecnun diyen kişi kendi evinden birisi. Kendi hanımı ona mecnun diyor. Ve o haberi dışarıya ilk sızdıran da o kadın. Diyor ki 

---“Nuh'a bir şeyler oluyor. Akşamları terliyor, titriyor. Ve ona cinler musallat oluyor. Büyük ihtimalle O mecnun.” Diyor.

İşte Nuh Aleyhisselam'ın hanımın da ki ihanet namus-i bir ihanet değil. Orada ki ihanet evdeki sırrı dışarıya vermesidir. Yoksa Haşa bir namus meselesi falan değil.

  • Baskı altına alıp Hz Nuh'un iş yapamaz hale getirip engellemeye çalıştılar (Kamer Suresi 9. Ayet)

İnsanlarla Hz. Nuh a.s. arasına engeller koydular. Bu engeller için de ellerinden gelen her şeyi yaptılar. O günkü mele suni gündemler oluşturdu. İnsanların böyle zihinlerini boş yere meşgul edecek gündemler oluşturdular ki Nuh Aleyhisselam'ın daveti ile insanlar buluşmasın diye. Çünkü seni meşgul ettiği zaman, o meşguliyet senin hakikatle arana mesafe koyacak. 

  • Tebliğ ettiği vahyi Hz Nuh'un kendisinin uydurduğunu iddia ettiler (Hud Suresi 35. Ayet)
  • Her türlü hileyi yapmaktan ve tuzak kurmaktan geri durmadılar (Nuh Suresi 22 ayet)

Hz. Nuh a.s.'ı en fazla yoran buydu. İnsanların hilelerinden ve oyunlarından artık bıktı. Adamların çevirmediği film kalmadı. Neler neler yaptılar.

  • Azabın kendilerine bir an önce gelmesini istediler.(Hud Suresi 32. Ayet)

---“Bıktık artı senden dediler. İkide bir bizi azapla tehdit edip duruyorsun. Hadi azabın kendi bize bir an önce gelsin de ulaşsın. Getir bakalım bize tehdit ettin o azabı.” Dediler.

Yani bir nevi Allah'a Haşa Meydan okudular.

Şimdi benim güzel kardeşlerim hatırlayın Kur'an'ı rehberliğinde Hazreti Nuh'u anlamaya çalışıyoruz. Üç  tane ana başlığımız vardı :

  1. Hz Nuh kavmini neye ve nasıl davet etti 
  2. Kavmi Hz. Nuha.s.'a nasıl karşılık verdi.
  3. Kavminin tepkilerine karşı Hz. Nuh a.s. nasıl davrandı.

Şu ana kadar ilk iki maddeyi öğrendik. Bir sonraki yazımızda kaldığımız yerden yani üçüncü maddeden devam edeceğiz..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder