Ariflerin "Önce usül sonra vusül" sözleri, insanı bir yolculuğa çıkmaya davet eder: düşünceden eyleme, niyetten amele. Bu anlayış, bir fikrin sadece zihinde hapsolup kalmasının yetersiz olduğunu, ancak harekete geçtiğinde gerçek anlamını bulduğunu açıkça ortaya koyar. Ameller niyetlere göre şekillenir, ancak niyetin sadece düşüncede var olması yeterli değildir. Gerçek niyet, hayata geçirildiğinde sahih olur; işte bu yüzdendir ki eylem, niyeti taçlandırır.
Aliya İzzetbegoviç’in "Dünyayı dua değil eylem kurtaracaktır" sözü de bu bağlamda derin bir anlam taşır. Dua, insanın niyetiyle Rabbine yönelmesidir; ancak dua, eylemle birleştiğinde tam bir inanç tablosuna dönüşür. Kur’an’da geçen "İnandık demekle hesaptan kurtulacaklarını mı sandılar?" ayeti, insanın sadece inanarak değil, inancını eylemleriyle ortaya koyarak kurtuluşa ereceğine dair bir hatırlatmadır. Bu ilahi vurgu, bizi niyetten somut bir adım atmaya, harekete geçmeye davet eder.
Bir niyetin eyleme dönüşmesi için hikmetle hareket etmemiz gerektiği aşikârdır. Rabbimizden, ilmiyle amel edenlerden olmayı ve niyetlerimizi hayata geçirip eylemlerimizle hakiki bir kulluk yolculuğuna çıkmayı nasip etmesini dileriz. İlmi artırmak, eylemi sağlamlaştırmak ve niyeti amele dönüştürmek, insanın varoluşunun merkezindeki erdemlere açılan kapıdır.
Dostlar gelin beraber fikirden eyleme giden yolun önemini bir kez daha düşünmeye ve yaşamımızda bu ahlaki perspektifi rehber edinmeye çalışalım. Çünkü asıl hikmet, niyeti amel ile buluşturarak anlamın zirvesine ulaşmaktır.
Selametle
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder