Bugünkü yazımızda biraz Kur’an da anlatılan peygamber kıssalarından bahsedelim. Kur’an 28 peygamberi anlatırken bu peygamberlerin kıssalarından da bahseder. Cenab-ı Allah’ın direk peygamberleri anlatmak yerine kıssalardan bahsetmesinin birkaç sebebi var :
- Tevhit davasının ortak bir dava
olduğunu iyice öğretmek için.
Bu maddenin Kuran’da ki delili Nahıl suresi 2. Ayet’i kerimede yer almaktadır. Yüce Allah bu ayette şöyle buyuruyor:
---“Kendi emrinden ruh (vahiy) ile melekleri,
kullarından dilediği peygamberlere indirip şu gerçeği insanlara bildirin,
buyuruyor: Benden başka hiçbir ilâh yoktur. Ancak benden korkun.” (Nahıl suresi
2. Ayet)
Ayrıca Enbiya suresi 25. Ayet.’i kerimede cenabı Allah
:
---“Senden önce hiçbir peygamber göndermedik ki, ona
şöyle vahyetmiş olmayalım: "Gerçek şu ki benden başka ilâh yoktur. Onun
için bana ibadet edin." (Enbiya suresi 25. Ayet) buyurmuştur.
Buradan da anlaşılacağı gibi bütün
peygamberlerin ortak davası Tevhittir. Yani Allah’ın tekliğini ve birliğini
tebliğ etmektir. Çünkü bunun dışındaki bütün inançlar şirktir.
2. 2. Ahirete iman
meselesini iyice kavratmak için.
Bunun Kur’an-ı Kerim'de ki delili ise Bakara suresi 260. Ayette yer alır :
---“Bir zamanlar İbrahim de: "Ey Rabbim! Ölüleri
nasıl dirilttiğini bana göster!" demişti. Allah: "İnanmadın mı
ki?" buyurdu. İbrahim: "İnandım, fakat kalbim iyice yatışsın diye
istiyorum." dedi. Allah buyurdu ki: "Öyle ise kuşlardan dördünü tut
da onları kendine çevir, iyice tanıdıktan sonra (kesip) her dağın başına
onlardan birer parça dağıt, sonra da onları çağır, koşa koşa sana gelecekler ve
bil ki, Allah gerçekten çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Bakara
suresi 260. Ayet)
3. 3. Mülkün ve hakimiyetin esasının adalet olduğunu bildirmek için .
Bu maddenin Kur’an-ı Kerim'de ki delili Sad suresi 26. Ayette bulunmaktadır.
---Ey Davud! Gerçekten biz seni yeryüzünde bir halife
yaptık. Artık insanlar arasında hak ile hüküm ver. Keyfe, arzuya uyma ki, seni
Allah yolundan saptırmasın. Çünkü Allah yolundan sapanlar, hesap gününü
unuttukları için kendilerine çok şiddetli bir azap vardır.” (Sad suresi 26.
Ayet)
Hadid Suresi 25. Ayette ise cenabı Allah şöyle
bildirmektedir.
---“Andolsun biz peygamberlerimizi açık delillerle
gönderdik ve insanların adaleti yerine getirmeleri için beraberlerinde kitabı
ve ölçüyü indirdik. Biz demiri de indirdik ki onda büyük bir kuvvet ve insanlar
için faydalar vardır. Bu, Allah'ın dinine ve peygamberlerine görmeden yardım
edenleri belirlemesi içindir. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, daima üstündür.”
(Hadid Suresi 25. Ayet)
Tevhit
gibi adalet de bütün peygamberlerin yine ortak bir mesajıdır. Çünkü biz
yeryüzüne Allah’a kul olmak için gönderildik. Kulluğumuzun iki tane temel alanı
var:
a. - Allah’a ibadet adına yapmakla mükellef olduklarımız.
b. - Yine bir ibadet sayılan yeryüzünü imar etmemiz.
İmar adaletle olur. Eğer bir yerde adalet yoksa inanın ki orada imar yoktur. Çünkü imar inşa demek değil. Peygamberler yeryüzünün imarını adaletle sağladılar. Kur’an da bütün peygamberlerin mesajlarının adalet olduğunu söylüyor ve Allah resulüne de bu mesajlar veriliyor.
4. 4. Allah resulünün ve sahabenin gönlünü pekiştirmek için.
Bu maddenin Kur’an-ı Kerim'de ki delili Hud Suresi 120. Ayet tir.
---“Peygamberlere ait haberlerden kalbini yatıştıracak
olanlardan her türlüsünü sana kıssa olarak anlatıyoruz. Bunda da sana bir
hakikat, müminlere de bir öğüt ve ibret gelmiştir.” (Hud Suresi 120. Ayet)
Ayrıca Yusuf Suresi 90. Ayet de bizim için delil
durumundadır.
---“Onlar "Yoksa sen, sahiden Yusuf musun?"
dediler. O da "Ben Yusuf'um, bu da kardeşim" dedi, "Doğrusu
Allah, bizi, lutfuyla nimetlendirdi. Gerçekten de kim Allah'dan korkar ve
sabrederse, Allah, muhakkak ki, güzel işler yapanların mükafatını zayi
etmez." (Yusuf Suresi 90. Ayet)
Bu
delillerin ışığında pekiştirmekten şunları anlıyoruz?
* Pekiştirmekte teskin etme var.
* Pekiştirmekte Umutlandırma var.
* Pekiştirmekte Moral verme var.
* Pekiştirmekte Cesaretlendirme var.
* Pekiştirmekte Heyecanlandırma var.
* Pekiştirmekte Teşvik etme var.
* Pekiştirmekte Sabretme var.
Tebliğ o kadar kolay bir şey değil. Hele ki bir
peygamber için inanın ki çok zor. Hem peygamberliği kabul ettirmek hem de tebliğ
etmek gerçekten çok zor. İşte pekiştirme burada devreye giriyor. Nihayetinde
peygamberlerde birer insan. Onlar da bir beşer. Onların da morallerinin bozuk
olduğu dönemler olmuştur. Mesela peygamber efendimizin de böyle moralinin bozuk
olduğu dönemler muhakkak ki olmuştur. “Ya bu olmayacak” dediği noktada Hud
Suresi 120. Ayet nazil oluyor. Tam böyle moralinin bozulduğu bir anda bir
bakıyorsunuz Hz. Musa a.s.’ın nefesi geliyor ona nefes oluyor. Moraller bitmiş,
heyecanlar tükenmiş… Bir bakıyorsunuz Hz. Yusuf a.s.’ın nefesi geliyor hemen. Burada
da önceki peygamberler ile aleyhisselatü vesselam arasında nasıl bir bağ olduğunu
görüyoruz. Geçen yazımda bahsettiğim zincirin halkaları konusunu hatırladığınızı
umuyorum.
5. 5. Yolun kaderini ve yolun zorluklarını bildirmek için.
Bakara suresi 214. Ayet bu konu ile ilgili bizlere şöyle bir delil veriyor :
---“Yoksa siz, kendinizden önce gelip geçenlerin hali
(uğradıkları sıkıntılar) başınıza gelmeden cennete girivereceğinizi mi
sandınız? Onlara öyle yoksulluklar, öyle sıkıntılar dokundu ve öyle sarsıldılar
ki, hatta peygamber ve beraberinde iman edenler: "Allah'ın yardımı ne zaman?"
derlerdi. Bak işte! Gerçekten Allah'ın yardımı yakındır.” (Bakara suresi 214.
Ayet)
Bir gün Habbap İbni Elet Allah Resulu sallallahu
aleyhi Vessellemin yanına geliyor ve ona
--- Ya Resurullah dua ette Allah’a Allah bir çıkış
yolu göstersin bize. Artık dayanılacak gibi değil. İşkenceler ve zulümler
yapılıyor.
Aleyhisselatü vesselam efendimiz ise hemen karşılık
olarak şöyle buyuruyor :
---“Size ne oluyor ki. Sizden öncekilerin başına neler
neler gelirdi.”
Diyor ve bu ayeti okuyor. Böylece Allah
resulü Habbap’a yeniden bir cesaret, yeniden bir güç vermiş oluyor. Ve
---“Yolun kaderi bu” diyor.
Ankebut Suresi 3. Ayet’te ise yine başka bir
delil var :
---“Andolsun ki, biz onlardan öncekileri de imtihandan
geçirmişizdir. Elbette Allah, doğruları ortaya çıkaracak, yalancıları da
mutlaka ortaya koyacaktır.” (Ankebut Suresi 3. Ayet)
Evet yolun
kaderi bu. Öğle yattığın yerden cennete girmek yok. Elbette bir imtihandan
geçirileceğiz. Sıkıntılarımız olacak. Acılarımız, kederlerimiz olacak. Her dara
düştüğümüzde pes edersek, ben hiç sıkıntı çekmeyeyim deyip yattığımız yerden
cenneti beklersek o zaman cenneti de rüyamızda görürüz ancak. Bu dünya, imtihan
dünyası. İmtihana tutulmamızın sebebi ise Allah’a olan samimiyetimizi ve
muhabbetimizi ispat etmektir. Evet Kalplerde olanı Allah bilir ama bizim Allah’ın
yolunda olduğumuzu her türlü zikir ve sabırla Allah’a göstermemiz lazım. Bu
yüzden yaptığımız her hayırlı ameli takva ve huşu içinde yapmalıyız.
6. 6. Güzel örneklerin
tekrar yaşanmasını sağlamak için.
Mümteine Suresi 4. Ayette yüce Allah bize şöyle bildiriyor :
---“İbrahim'de ve onunla beraber bulunanlarda sizin
için güzel bir misal vardır, onlar kavimlerine demişlerdi ki: "Biz sizden
ve sizin Allah'tan başka taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek
Allah'a inanıncaya kadar sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret
belirmiştir." Yalnız İbrahim'in babasına: "Senin için mağfiret dileyeceğim,
fakat senin için Allah'tan (gelecek) hiçbir şeyi (önlemeye) gücüm yetmez."
demesi hariç. Rabbimiz! Yalnız sana dayandık, sana yöneldik. Dönüşümüz de ancak
sanadır.” (Mümteine Suresi 4. Ayet)
Mümteine Suresi 6. Ayette ki delil ise şöyledir
:
---“Andolsun, onlarda sizin
için, Allah'ı ve ahiret gününü arzulayanlara güzel bir örnek vardır. Kim yüz
çevirirse şüphesiz Allah, zengindir, hamde layık olandır.” (Mümteine Suresi 6.
Ayet)
7. 7. Kötü örnekler üzerinden iyice dersler almak için.
Bu konunun delili Ahzab Suresi 69. Ayette yer almaktadır :
---“Ey iman edenler: Sizler Musa'ya eziyet edenler
gibi olmayın. Eziyet ettiler de Allah onu, onların söylediklerinden temize
çıkardı. O, Allah yanında mevki sahibi idi.” (Ahzab Suresi 69. Ayet)
Başka bir ayette ise başka bir delil Kasas Suresi 82.
Ayet :
---“Daha dün onun yerinde olmayı isteyenler de:
"Demek ki Allah kullarından dilediğine rızkı çok da, az da verir. Şayet
Allah bize lütufta bulunmuş olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Demek ki
inkârcılar iflah olmazmış" demeye başladılar.” (Kasas Suresi 82. Ayet)
8. 8. İnkar edenlerin
nasıl bir son ile karşılaşacaklarını göstermek için.
Bu konunun delili Yasin Suresi 36. Ayette mevcut :
---“Görmediler mi ki, kendilerinden önce nice kuşakları helak
etmişiz. Onlar artık kendilerine dönüp gelmiyorlar.” (Yasin Suresi 36. Ayet)
Ve başka bir delil Kaf Suresi 14. Ayette :
---“Eyke halkı ve Tübbâ kavmi de, bunların hepsi
peygamberleri yalanladılar da (onlara) azabım hak oldu.” (Kaf Suresi 14. Ayet)
İşte
burada Cenab-ı Allah o zalimlerin sonunun da ne olduğunu söylüyor. Hele bu
ayetlere bir bakın. Mesela Kur’an anlatıyor Musa A.S.’ın karşısındaki
firavunun akıbetini anlatıyor. Hem de bir tek Yahudi’ nin bile olmadığı Mekke’
de anlatıyor. Peki neden anlatıyor? Çağın firavunlarına kasten diyor ki:
---“Ey Muhammet hiç o büyüklüklerine takılma. Firavun
bile devrildi. Ebu Cehil mi devrilmeyecek.”
Bu 8
maddelik nedenlerden dolayı peygamber efendimize kıssalar anlatıldı. Tabi bu
sekiz madde peygamber efendimize iki ana mesaj da veriyor aslında :
- Fert olarak şahsiyetin inşası.
- Toplum olarak medeniyetin
inşası.
Cenab-ı hak bu iki mesajı peygamber efendimize Kur’an-ı Kerim’le, kendinden önceki peygamberleri anlatarak verdi. Bütün peygamberler arasında bir bağ olduğu buradan da net bir şekilde anlaşılıyor.
Fert olarak İslam şahsiyetinin olmaması, medeniyetinde
olmaması anlamına gelir. Bu medeniyeti bugünkü manada bir Avrupa medeniyeti
olarak algılamamak lazım. Burada kastedilen medeniyet tamamen İslam
medeniyetidir. Nübüvvet döneminde bir avuç insan iyileşti, şahsiyetlerini
Kur'an ile ve peygamberlerin bu kıssaları ile inşa ettiler. Şahsiyet sahibi
İnsanların oluşturduğu o cemaat İslam toplumu medeniyetini hedefledi. 13 yıl
sonra Yesrib’e vardıkları zaman Yesrib'de Medine'nin temellerini attılar ve
orada bir medeniyet kurdular. İşte bu yüzden ferdin ve medeniyetin inşası
İslam alemi için çok önemlidir.
İnsanoğlu
iki halde inanılmaz derecede zorlanır:
- Kar yağdığı zaman karda
yürümekte zorlanır.
- Sular çekilir Toprak bataklık
olur bataklıkta yürümekte zorlanır.
Karda yürümenin en kolay yolu senden önce o hedef ve istikamette yürüyen birinin ayak izlerine basarak yürümektir. Bu şekilde çok daha kolay yürürsün. Aksi halde kara saplanır ve yol alamazsın.
Bir bataklığa saplandığın zaman ya birisi sana bir el
veya bir dal uzatacak, ya da sen etraftan sana doğru uzanan bir dalı tutup
çıkacaksın. Aksi halde kurtulmak için debelendikçe o bataklığa saplanır boğulur
gidersin.
İşte Peygamberlerin yaptığı da bu aslında. Peygamber
efendimizde kendinden önceki peygamberlerin izlerinden giderek hedefe ulaşmış
ve Kur-an’a tutunarak batağa saplanmış olan bir toplumu kurtarmıştır.
Kıssa
ne demektir birde bu konuya değinmek gerekiyor. Kur’an-i manada kıssa; Kur’ân-ı
Kerîm’de tarihî kişilerle olaylara dair yer alan haberler ve bunlardan bahseden
ilim anlamındadır. Kur’an kıssaları ibret alınacak olan, tarihî doğruluk ve
gerçeklik niteliği taşıyan olaylardır. Mahiyeti itibariyle Kur'an
kıssaları üçe ayrılır:
- Tarihi kıssalar
- Nüzul esnasında ki kıssalar
- Gaybi kıssalar
- Tarihi Kıssalar
Peygamberler Tarihi içerik itibari ile tarihi kıssaları kastetmektedir. Yani Peygamber Efendimizden önce yaşamış olan peygamberlerin ve onların ümmetlerinin yaşadıklarının aktarıldığı olayların bütünüdür.
2. 2. Nüzul esnasında ki
kıssalar
Kur'an Allah resulünü de anlatıyor. Hayber' i anlatıyor, Hendek' i anlatıyor, Mute' yi anlatıyor, Tebuk' u anlatıyor. Yani siyerin, diğer bir değişle peygamber efendimizin hayatının içerisindeki olayların anlatıldığı kıssalara da nüzul esnasında ki kıssalar diyoruz.
3. 3. Gaybi kıssalar
Mesela yaratılış bizim için Gayb. Allah onu Kur'an'da kıssa olarak anlatıyor. Cennet ve Cehennemi, cennet ve cehennemin ehillerini bize kıssa olarak anlatıyor.
Kıssaların tamamı ayrıntılı bir şekilde, yaşanmış olaylardan ve gerçeklerden oluşur. O yüzden kıssaları doğru anlamak lazım. Kıssalar asla:
- Menkıbe değil, asıldır.
- Sembol değil, modeldir.
- Mitoloji değil, temsildir.
- Hayal değil, hakikattir.
- Kurgu değil, gerçektir.
Burada peygamberler tarihini anlatırken bir
takım kaynak eserlerden de faydalanarak sizlere bazı aktarımlar yapacağım. Bu
kaynaklarımızın içerisinde ilk sırayı alan ana ve temel kaynağımız aziz
kitabımız Kur'an-ı Kerim dir. Çünkü Kur’an hiçbir şeyi eksik bırakmayacak
şekilde mesajlar verir. Kur’an bizim için çok önemli bir kaynaktır. Çünkü :
- Kur'an Mübindir :
Yani apaçık, anlaşılır ve idrak edilebilendir. Allah
---“Ben anlattım siz ne anlarsanız anlayın” demiyor.
Yusuf Suresi 1. Ayette yüce
yaratan bu konuda ne söylüyor :
---“Elif, Lâm, Râ. İşte bunlar sana o açık seçik
kitabın âyetleridir.” (Yusuf Suresi 1. Ayet)
2. 2. Kur'an Mufassaldır
:
Yani ayrıntılı ve açıklanmıştır. Bu konuda Enam Suresi 114. Ayette şöyle geçer:
---“Allah, size Kitab'ı (Kur'ân'ı) açıklanmış
olarak indirdiği halde, ondan başka bir hakem mi arayayım? Kendilerine kitap
verdiklerimiz, o Kur'ân'ın, gerçekten Rabbin katından hak olarak indirilmiş
olduğunu bilirler. O halde sakın şüphe edenlerden olma.” (Enam Suresi 114.
Ayet)
3. 3. Kur'an Mübeyyindir:
Yani beyan eden ve ortaya koyandır. Talak suresi 11. Ayet ise konuyu şöyle açıklar
---“Size Allah'ın açık açık ayetlerini okuyan bir elçi
(gönderdi) ki inanıp faydalı işler yapanları, karanlıklardan aydınlığa
çıkarsın. Kim Allah'a inanır ve yararlı iş yaparsa (Allah) onu, altlarından
ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokar. Allah ona gerçekten
ne güzel rızık vermiştir.” (Talak suresi 11. Ayet)
4. 4. Kur'an Musaddıktır:
Yani doğrulayan ve tasdik edendir. Bakara Suresi 41 ayet konuyu şöyle ifade eder
---“Yanınızdakini (Tevrat'ı) tasdik edici olarak
indirdiğim (Kur'an)a iman edin, O'nu, inkar edenlerin ilki siz olmayın, benim
ayetlerimi birkaç paraya değişmeyin. Ancak benden korkun.” (Bakara Suresi 41
ayet)
5. 5. Kur'an Müheymindir
:
Yani koruyan ve kontrol edendir. Maide suresi 48 ayet bize bu konuyu şöyle ifade ediyor
---“Sana da (ey Muhammed) geçmiş kitapları tasdik eden
ve onları kollayıp koruyan Kitap (Kur'an)ı hak ile indirdik. Onların aralarında
Allah'ın indirdiği ile hükmet. Onların arzu ve heveslerine uyarak, sana gelen
haktan sapma. Biz, her biriniz için bir şeriat ve yol belirledik. Eğer Allah
dileseydi sizi tek bir ümmet yapardı, fakat size verdiklerinde sizi denemek
istedi. Öyleyse iyiliklere koşun. Hepinizin dönüşü Allah'adır. O, ihtilafa
düştüğünüz şeyleri size haber verir.” (Maide suresi 48 ayet)
Kur’an’ın bu beş sıfatını anlamış olursak hiçbir
bilgiden korkmamıza gerek kalmaz. Kim söylemiş, nasıl söylemiş, hiç önemli
değil. İşte böyle bir mihenk var elimizde bu söylenenlerin kim tarafından
söylendiği de önemli değil. Eğer elde Kuran gibi bir mucize beyan varsa biz
söylenenlerin hepsini bu çerçeveden test edebiliriz ve doğrusunu ve yanlışını
buradan ayırabiliriz O yüzden Kur'an temel kaynağımızdır.
Kur’an’ın dışında ise faydalandığım kaynaklar
şunlardır:
- Kur'an-ı Kerim ve tefsir
kitapları
- Hadis-i Şerif ve şerh
kitapları (Çünkü Peygamber Efendimizin diğer peygamberler hakkında
söyledikleri bizim önümüzü aydınlatacak)
- Sebeb-i nuzul ve Siyer kitapları.
(Sebeb-i nuzul kitapları ve Siyer kitaplarına burada kullanmamızın sebebi
Peygamber Efendimizin hayatı ile diğer peygamberlerin hayatları arasındaki
farkı ortaya koymak için kullanacağız.)
- Tarih ve Tabakat kitapları.
- Coğrafya ve arkeoloji
çalışmaları.
- Kitab-ı Mukaddes ve tefsir
kitapları. (Diğer kutsal kitaplarda da peygamberlerin nasıl geçtiğini
onların mücadelelerinin nasıl anlatıldığını öğrenmemiz bizim peygamberlerin
hayatı ve onların kıssaları ile ilgili bilgilerimizi pekiştirecektir)
- Müstakil ve Çağdaş çalışmalar.
Tabii bunlarla ilgili eser verecek olursak
- İmam Taberi'nin Tarihi.
- İbn kesir'in el bidaye ve
Nihaye’si
- İbnül Esirin el Kamil’i
- Salebi’nin Ara- is ül Mecalis’i
- Sier vakfı yayınları ve
özellikle MUHAMMET EMİN YILDIRIM HOCA EFENDİ’nin o muazzam anlatımı sayılabilir.
Tabii bu kaynakları kullanarak yazdığımız yazılarda:
- Kur'an'ın anlatımını vurgularını
ve mesajlarını dikkate alacağız. Çünkü Kur'an'ın bir üslubu var. Her kıssa
her yerde aynı şekilde anlatılmıyor. Mesela Hz. Musa a.s. ile sihirbazlar
arasındaki kıssanın Kur'an'da birkaç yerde anlatılması gibi.
- Hz. Peygamberin o Peygamber ile
alakalı beyanlarını nazara vereceğim.
- Sahabe, tabiin ve diğer
alimlerimizin o Peygamberlerle alakalı izahlarını takdim edeceğim.
- Dil, tarih, coğrafya ve
arkeoloji bilgilerini ihtiyaç oranında aktaracağım.
- Anlatılan her Peygamberin
siret’i ile Peygamberimizin siret’i arasındaki bağları tespit edeceğiz.
- Her Peygamberin sireti’nin
üzerinden kendi dünyalarımıza mesajları taşımaya gayret edeceğiz.
İşte bu çerçevede Peygamberler Tarihi konusunu anlamaya çalışacağız inşallah.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder