reklam

reklam

16/04/2025

SİER-İ ENBİYA (4. BÖLÜM)


        Bugünkü yazımızda biraz Kur’an da anlatılan peygamber kıssalarından bahsedelim. Kur’an 28 peygamberi anlatırken bu peygamberlerin kıssalarından da bahseder. Cenab-ı Allah’ın direk peygamberleri anlatmak yerine kıssalardan bahsetmesinin birkaç sebebi var :

  1. Tevhit davasının ortak bir dava olduğunu iyice öğretmek için.

         Bu maddenin Kuran’da ki delili Nahıl suresi 2. Ayet’i kerimede yer almaktadır. Yüce Allah bu ayette şöyle buyuruyor:

---“Kendi emrinden ruh (vahiy) ile melekleri, kullarından dilediği peygamberlere indirip şu gerçeği insanlara bildirin, buyuruyor: Benden başka hiçbir ilâh yoktur. Ancak benden korkun.” (Nahıl suresi 2. Ayet)

Ayrıca Enbiya suresi 25. Ayet.’i kerimede cenabı Allah :

---“Senden önce hiçbir peygamber göndermedik ki, ona şöyle vahyetmiş olmayalım: "Gerçek şu ki benden başka ilâh yoktur. Onun için bana ibadet edin."  (Enbiya suresi 25. Ayet) buyurmuştur.

 Buradan da anlaşılacağı gibi bütün peygamberlerin ortak davası Tevhittir. Yani Allah’ın tekliğini ve birliğini tebliğ etmektir. Çünkü bunun dışındaki bütün inançlar şirktir.

2.         2.  Ahirete iman meselesini iyice kavratmak için. 

         Bunun Kur’an-ı Kerim'de ki delili ise Bakara suresi 260. Ayette yer alır :

---“Bir zamanlar İbrahim de: "Ey Rabbim! Ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster!" demişti. Allah: "İnanmadın mı ki?" buyurdu. İbrahim: "İnandım, fakat kalbim iyice yatışsın diye istiyorum." dedi. Allah buyurdu ki: "Öyle ise kuşlardan dördünü tut da onları kendine çevir, iyice tanıdıktan sonra (kesip) her dağın başına onlardan birer parça dağıt, sonra da onları çağır, koşa koşa sana gelecekler ve bil ki, Allah gerçekten çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Bakara suresi 260. Ayet)

3.     3.  Mülkün ve hakimiyetin esasının adalet olduğunu bildirmek için .

         Bu maddenin Kur’an-ı Kerim'de ki delili Sad suresi 26. Ayette bulunmaktadır.

---Ey Davud! Gerçekten biz seni yeryüzünde bir halife yaptık. Artık insanlar arasında hak ile hüküm ver. Keyfe, arzuya uyma ki, seni Allah yolundan saptırmasın. Çünkü Allah yolundan sapanlar, hesap gününü unuttukları için kendilerine çok şiddetli bir azap vardır.” (Sad suresi 26. Ayet)

Hadid Suresi 25. Ayette ise cenabı Allah şöyle bildirmektedir.

---“Andolsun biz peygamberlerimizi açık delillerle gönderdik ve insanların adaleti yerine getirmeleri için beraberlerinde kitabı ve ölçüyü indirdik. Biz demiri de indirdik ki onda büyük bir kuvvet ve insanlar için faydalar vardır. Bu, Allah'ın dinine ve peygamberlerine görmeden yardım edenleri belirlemesi içindir. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, daima üstündür.” (Hadid Suresi 25. Ayet)

            Tevhit gibi adalet de bütün peygamberlerin yine ortak bir mesajıdır. Çünkü biz yeryüzüne Allah’a kul olmak için gönderildik. Kulluğumuzun iki tane temel alanı var:

a.      -  Allah’a ibadet adına yapmakla mükellef olduklarımız.

b.      -  Yine bir ibadet sayılan yeryüzünü imar etmemiz.

         İmar adaletle olur. Eğer bir yerde adalet yoksa inanın ki orada imar yoktur. Çünkü imar inşa demek değil. Peygamberler yeryüzünün imarını adaletle sağladılar. Kur’an da bütün peygamberlerin mesajlarının adalet olduğunu söylüyor ve Allah resulüne de bu mesajlar veriliyor.

4.   4. Allah resulünün ve sahabenin gönlünü pekiştirmek için.

         Bu maddenin Kur’an-ı Kerim'de ki delili Hud Suresi 120. Ayet tir.

---“Peygamberlere ait haberlerden kalbini yatıştıracak olanlardan her türlüsünü sana kıssa olarak anlatıyoruz. Bunda da sana bir hakikat, müminlere de bir öğüt ve ibret gelmiştir.” (Hud Suresi 120. Ayet)

Ayrıca Yusuf Suresi 90. Ayet de bizim için delil durumundadır.

---“Onlar "Yoksa sen, sahiden Yusuf musun?" dediler. O da "Ben Yusuf'um, bu da kardeşim" dedi, "Doğrusu Allah, bizi, lutfuyla nimetlendirdi. Gerçekten de kim Allah'dan korkar ve sabrederse, Allah, muhakkak ki, güzel işler yapanların mükafatını zayi etmez." (Yusuf Suresi 90. Ayet)

            Bu delillerin ışığında pekiştirmekten şunları anlıyoruz? 

* Pekiştirmekte teskin etme var.

* Pekiştirmekte Umutlandırma var.

* Pekiştirmekte Moral verme var.

* Pekiştirmekte Cesaretlendirme var.

* Pekiştirmekte Heyecanlandırma var.

* Pekiştirmekte Teşvik etme var.

* Pekiştirmekte Sabretme var.

Tebliğ o kadar kolay bir şey değil. Hele ki bir peygamber için inanın ki çok zor. Hem peygamberliği kabul ettirmek hem de tebliğ etmek gerçekten çok zor. İşte pekiştirme burada devreye giriyor. Nihayetinde peygamberlerde birer insan. Onlar da bir beşer. Onların da morallerinin bozuk olduğu dönemler olmuştur. Mesela peygamber efendimizin de böyle moralinin bozuk olduğu dönemler muhakkak ki olmuştur. “Ya bu olmayacak” dediği noktada Hud Suresi 120. Ayet nazil oluyor. Tam böyle moralinin bozulduğu bir anda bir bakıyorsunuz Hz. Musa a.s.’ın nefesi geliyor ona nefes oluyor. Moraller bitmiş, heyecanlar tükenmiş… Bir bakıyorsunuz Hz. Yusuf a.s.’ın nefesi geliyor hemen. Burada da önceki peygamberler ile aleyhisselatü vesselam arasında nasıl bir bağ olduğunu görüyoruz. Geçen yazımda bahsettiğim zincirin halkaları konusunu hatırladığınızı umuyorum.

5.      5. Yolun kaderini ve yolun zorluklarını bildirmek için.

         Bakara suresi 214. Ayet bu konu ile ilgili bizlere şöyle bir delil veriyor :

---“Yoksa siz, kendinizden önce gelip geçenlerin hali (uğradıkları sıkıntılar) başınıza gelmeden cennete girivereceğinizi mi sandınız? Onlara öyle yoksulluklar, öyle sıkıntılar dokundu ve öyle sarsıldılar ki, hatta peygamber ve beraberinde iman edenler: "Allah'ın yardımı ne zaman?" derlerdi. Bak işte! Gerçekten Allah'ın yardımı yakındır.” (Bakara suresi 214. Ayet)

Bir gün  Habbap İbni Elet Allah Resulu sallallahu aleyhi Vessellemin yanına geliyor ve ona  

--- Ya Resurullah dua ette Allah’a Allah bir çıkış yolu göstersin bize. Artık dayanılacak gibi değil. İşkenceler ve zulümler yapılıyor.

Aleyhisselatü vesselam efendimiz ise hemen karşılık olarak şöyle buyuruyor :

---“Size ne oluyor ki. Sizden öncekilerin başına neler neler gelirdi.”

Diyor  ve bu ayeti okuyor. Böylece  Allah resulü Habbap’a yeniden bir cesaret, yeniden bir güç vermiş oluyor. Ve 

---“Yolun kaderi bu” diyor.

 Ankebut Suresi 3. Ayet’te ise yine başka bir delil var :

---“Andolsun ki, biz onlardan öncekileri de imtihandan geçirmişizdir. Elbette Allah, doğruları ortaya çıkaracak, yalancıları da mutlaka ortaya koyacaktır.” (Ankebut Suresi 3. Ayet)

            Evet yolun kaderi bu. Öğle yattığın yerden cennete girmek yok. Elbette bir imtihandan geçirileceğiz. Sıkıntılarımız olacak. Acılarımız, kederlerimiz olacak. Her dara düştüğümüzde pes edersek, ben hiç sıkıntı çekmeyeyim deyip yattığımız yerden cenneti beklersek o zaman cenneti de rüyamızda görürüz ancak. Bu dünya, imtihan dünyası. İmtihana tutulmamızın sebebi ise Allah’a olan samimiyetimizi ve muhabbetimizi ispat etmektir. Evet Kalplerde olanı Allah bilir ama bizim Allah’ın yolunda olduğumuzu her türlü zikir ve sabırla Allah’a göstermemiz lazım. Bu yüzden yaptığımız her hayırlı ameli takva ve huşu içinde yapmalıyız.

6.      6. Güzel örneklerin tekrar yaşanmasını sağlamak için.

         Mümteine Suresi 4. Ayette yüce Allah bize şöyle bildiriyor : 

---“İbrahim'de ve onunla beraber bulunanlarda sizin için güzel bir misal vardır, onlar kavimlerine demişlerdi ki: "Biz sizden ve sizin Allah'tan başka taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah'a inanıncaya kadar sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir." Yalnız İbrahim'in babasına: "Senin için mağfiret dileyeceğim, fakat senin için Allah'tan (gelecek) hiçbir şeyi (önlemeye) gücüm yetmez." demesi hariç. Rabbimiz! Yalnız sana dayandık, sana yöneldik. Dönüşümüz de ancak sanadır.” (Mümteine Suresi 4. Ayet)

Mümteine Suresi 6. Ayette ki delil ise şöyledir : 

---“Andolsun, onlarda sizin için, Allah'ı ve ahiret gününü arzulayanlara güzel bir örnek vardır. Kim yüz çevirirse şüphesiz Allah, zengindir, hamde layık olandır.” (Mümteine Suresi 6. Ayet)

7.     7.  Kötü örnekler üzerinden iyice dersler almak için.

             Bu konunun delili Ahzab Suresi 69. Ayette yer almaktadır : 

---“Ey iman edenler: Sizler Musa'ya eziyet edenler gibi olmayın. Eziyet ettiler de Allah onu, onların söylediklerinden temize çıkardı. O, Allah yanında mevki sahibi idi.” (Ahzab Suresi 69. Ayet)

Başka bir ayette ise başka bir delil Kasas Suresi 82. Ayet : 

---“Daha dün onun yerinde olmayı isteyenler de: "Demek ki Allah kullarından dilediğine rızkı çok da, az da verir. Şayet Allah bize lütufta bulunmuş olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Demek ki inkârcılar iflah olmazmış" demeye başladılar.” (Kasas Suresi 82. Ayet)

8.      8. İnkar edenlerin nasıl bir son ile karşılaşacaklarını göstermek için.

         Bu konunun delili Yasin Suresi 36. Ayette mevcut : 

---“Görmediler mi ki, kendilerinden önce nice kuşakları helak etmişiz. Onlar artık kendilerine dönüp gelmiyorlar.” (Yasin Suresi 36. Ayet)

Ve başka bir delil Kaf Suresi 14. Ayette : 

---“Eyke halkı ve Tübbâ kavmi de, bunların hepsi peygamberleri yalanladılar da (onlara) azabım hak oldu.” (Kaf Suresi 14. Ayet)

            İşte burada Cenab-ı Allah o zalimlerin sonunun da ne olduğunu söylüyor. Hele bu ayetlere bir bakın. Mesela Kur’an anlatıyor  Musa A.S.’ın karşısındaki firavunun akıbetini anlatıyor. Hem de bir tek Yahudi’ nin bile olmadığı Mekke’ de anlatıyor. Peki neden anlatıyor? Çağın firavunlarına kasten diyor ki: 

---“Ey Muhammet hiç o büyüklüklerine takılma. Firavun bile devrildi. Ebu Cehil mi devrilmeyecek.”

            Bu 8 maddelik nedenlerden dolayı peygamber efendimize kıssalar anlatıldı. Tabi bu sekiz madde peygamber efendimize iki ana mesaj da veriyor aslında :

  1. Fert olarak şahsiyetin inşası.
  2. Toplum olarak medeniyetin inşası.

     Cenab-ı hak bu iki mesajı peygamber efendimize Kur’an-ı Kerim’le, kendinden önceki peygamberleri anlatarak verdi. Bütün peygamberler arasında bir bağ olduğu buradan da net bir şekilde anlaşılıyor.

Fert olarak İslam şahsiyetinin olmaması, medeniyetinde olmaması anlamına gelir. Bu medeniyeti bugünkü manada bir Avrupa medeniyeti olarak algılamamak lazım. Burada kastedilen medeniyet tamamen İslam medeniyetidir. Nübüvvet döneminde bir avuç insan iyileşti, şahsiyetlerini Kur'an ile ve peygamberlerin bu kıssaları ile inşa ettiler. Şahsiyet sahibi İnsanların oluşturduğu o cemaat İslam toplumu medeniyetini hedefledi. 13 yıl sonra Yesrib’e vardıkları zaman Yesrib'de Medine'nin temellerini attılar ve orada bir medeniyet kurdular. İşte bu yüzden ferdin ve  medeniyetin inşası İslam alemi için çok önemlidir.

            İnsanoğlu iki halde inanılmaz derecede zorlanır:

  1. Kar yağdığı zaman karda yürümekte zorlanır.
  2. Sular çekilir Toprak bataklık olur bataklıkta yürümekte zorlanır.

         Karda yürümenin en kolay yolu senden önce o hedef ve istikamette yürüyen birinin ayak izlerine basarak yürümektir. Bu şekilde çok daha kolay yürürsün. Aksi halde kara saplanır ve yol alamazsın. 

Bir bataklığa saplandığın zaman ya birisi sana bir el veya bir dal uzatacak, ya da sen etraftan sana doğru uzanan bir dalı tutup çıkacaksın. Aksi halde kurtulmak için debelendikçe o bataklığa saplanır boğulur gidersin.

İşte Peygamberlerin yaptığı da bu aslında. Peygamber efendimizde kendinden önceki peygamberlerin izlerinden giderek hedefe ulaşmış ve Kur-an’a tutunarak batağa saplanmış olan bir toplumu kurtarmıştır.

        Kıssa ne demektir birde bu konuya değinmek gerekiyor. Kur’an-i manada kıssa; Kur’ân-ı Kerîm’de tarihî kişilerle olaylara dair yer alan haberler ve bunlardan bahseden ilim anlamındadır. Kur’an kıssaları ibret alınacak olan, tarihî doğruluk ve gerçeklik niteliği taşıyan olaylardır. Mahiyeti itibariyle Kur'an kıssaları üçe ayrılır:

  1. Tarihi kıssalar
  2. Nüzul esnasında ki kıssalar
  3. Gaybi kıssalar
  1. Tarihi Kıssalar

         Peygamberler Tarihi içerik itibari ile tarihi kıssaları kastetmektedir. Yani Peygamber Efendimizden önce yaşamış olan peygamberlerin ve onların ümmetlerinin yaşadıklarının aktarıldığı olayların bütünüdür.

2.          2. Nüzul esnasında ki kıssalar 

         Kur'an Allah resulünü de anlatıyor. Hayber' i anlatıyor,  Hendek' i anlatıyor, Mute' yi anlatıyor, Tebuk' u anlatıyor. Yani siyerin, diğer bir değişle peygamber efendimizin hayatının içerisindeki olayların anlatıldığı kıssalara da nüzul esnasında ki kıssalar diyoruz. 

3.          3. Gaybi kıssalar

       Mesela yaratılış bizim için Gayb. Allah onu Kur'an'da kıssa olarak anlatıyor. Cennet ve Cehennemi,  cennet ve cehennemin ehillerini bize kıssa olarak anlatıyor. 

Kıssaların tamamı ayrıntılı bir şekilde, yaşanmış olaylardan ve gerçeklerden oluşur. O yüzden kıssaları doğru anlamak lazım. Kıssalar asla:

  • Menkıbe değil, asıldır.
  • Sembol değil, modeldir.
  • Mitoloji değil, temsildir.
  • Hayal değil, hakikattir.
  • Kurgu değil, gerçektir.

 Yani burada hangi peygamberi anlatırsak anlatalım, onlarla ilgili anlattığımız kıssaların tamamı asıl olandır, model olandır, hakikat olandır ve gerçek olandır. Dolayısıyla kıssalar meselesinde bunlar zihnimize iyice otursun ki kıssalardan çıkartacağımız sonuç ve mesajlar iyice anlaşılabilsin.

Burada peygamberler tarihini anlatırken bir takım kaynak eserlerden de faydalanarak sizlere bazı aktarımlar yapacağım. Bu kaynaklarımızın içerisinde ilk sırayı alan ana ve temel kaynağımız aziz kitabımız Kur'an-ı Kerim dir. Çünkü Kur’an hiçbir şeyi eksik bırakmayacak şekilde mesajlar verir. Kur’an bizim için çok önemli bir kaynaktır. Çünkü :

  1. Kur'an Mübindir :

         Yani apaçık,  anlaşılır ve idrak edilebilendir. Allah 

---“Ben anlattım siz ne anlarsanız anlayın” demiyor.

Yusuf  Suresi 1. Ayette yüce yaratan bu konuda ne söylüyor :

---“Elif, Lâm, Râ. İşte bunlar sana o açık seçik kitabın âyetleridir.” (Yusuf  Suresi 1. Ayet)

2.          2Kur'an Mufassaldır :

         Yani ayrıntılı ve açıklanmıştır. Bu konuda Enam Suresi 114. Ayette şöyle geçer:

---“Allah, size Kitab'ı  (Kur'ân'ı) açıklanmış olarak indirdiği halde, ondan başka bir hakem mi arayayım? Kendilerine kitap verdiklerimiz, o Kur'ân'ın, gerçekten Rabbin katından hak olarak indirilmiş olduğunu bilirler. O halde sakın şüphe edenlerden olma.” (Enam Suresi 114. Ayet)

3.            3. Kur'an Mübeyyindir:

           Yani beyan eden ve ortaya koyandır. Talak suresi 11. Ayet ise konuyu şöyle açıklar

---“Size Allah'ın açık açık ayetlerini okuyan bir elçi (gönderdi) ki inanıp faydalı işler yapanları, karanlıklardan aydınlığa çıkarsın. Kim Allah'a inanır ve yararlı iş yaparsa (Allah) onu, altlarından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokar. Allah ona gerçekten ne güzel rızık vermiştir.” (Talak suresi 11. Ayet)

4.          4. Kur'an Musaddıktır:

            Yani doğrulayan ve tasdik edendir. Bakara Suresi 41 ayet konuyu şöyle ifade eder

---“Yanınızdakini (Tevrat'ı) tasdik edici olarak indirdiğim (Kur'an)a iman edin, O'nu, inkar edenlerin ilki siz olmayın, benim ayetlerimi birkaç paraya değişmeyin. Ancak benden korkun.” (Bakara Suresi 41 ayet)

5.          5. Kur'an Müheymindir :

            Yani koruyan ve kontrol edendir. Maide suresi 48 ayet bize bu konuyu şöyle ifade ediyor 

---“Sana da (ey Muhammed) geçmiş kitapları tasdik eden ve onları kollayıp koruyan Kitap (Kur'an)ı hak ile indirdik. Onların aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet. Onların arzu ve heveslerine uyarak, sana gelen haktan sapma. Biz, her biriniz için bir şeriat ve yol belirledik. Eğer Allah dileseydi sizi tek bir ümmet yapardı, fakat size verdiklerinde sizi denemek istedi. Öyleyse iyiliklere koşun. Hepinizin dönüşü Allah'adır. O, ihtilafa düştüğünüz şeyleri size haber verir.” (Maide suresi 48 ayet)

 Kur’an’ın bu beş sıfatını anlamış olursak hiçbir bilgiden korkmamıza gerek kalmaz. Kim söylemiş, nasıl söylemiş, hiç önemli değil. İşte böyle bir mihenk var elimizde bu söylenenlerin kim tarafından söylendiği de önemli değil. Eğer elde Kuran gibi bir mucize beyan varsa biz söylenenlerin hepsini bu çerçeveden test edebiliriz ve doğrusunu ve yanlışını buradan ayırabiliriz O yüzden Kur'an temel kaynağımızdır.

 Kur’an’ın dışında ise faydalandığım kaynaklar şunlardır:

  1. Kur'an-ı Kerim ve tefsir kitapları
  2. Hadis-i Şerif ve  şerh kitapları (Çünkü Peygamber Efendimizin diğer peygamberler hakkında söyledikleri bizim önümüzü aydınlatacak)
  3. Sebeb-i nuzul ve Siyer kitapları. (Sebeb-i nuzul kitapları ve Siyer kitaplarına burada kullanmamızın sebebi Peygamber Efendimizin hayatı ile diğer peygamberlerin hayatları arasındaki farkı ortaya koymak için kullanacağız.)
  4. Tarih ve Tabakat kitapları.
  5. Coğrafya ve arkeoloji çalışmaları.
  6. Kitab-ı Mukaddes ve tefsir kitapları. (Diğer kutsal kitaplarda da peygamberlerin nasıl geçtiğini onların mücadelelerinin nasıl anlatıldığını öğrenmemiz bizim peygamberlerin hayatı ve onların kıssaları ile ilgili bilgilerimizi pekiştirecektir)
  7. Müstakil ve Çağdaş çalışmalar.

         Tabii bunlarla ilgili eser verecek olursak 

  • İmam Taberi'nin Tarihi.
  • İbn kesir'in el bidaye ve Nihaye’si 
  • İbnül Esirin el Kamil’i 
  • Salebi’nin Ara- is ül Mecalis’i
  • Sier vakfı yayınları ve özellikle MUHAMMET EMİN YILDIRIM HOCA EFENDİ’nin o muazzam anlatımı sayılabilir.

        Tabii bu kaynakları kullanarak yazdığımız yazılarda:

  1. Kur'an'ın anlatımını vurgularını ve mesajlarını dikkate alacağız. Çünkü Kur'an'ın bir üslubu var. Her kıssa her yerde aynı şekilde anlatılmıyor. Mesela Hz. Musa a.s. ile sihirbazlar arasındaki kıssanın Kur'an'da birkaç yerde anlatılması gibi.
  2. Hz. Peygamberin o Peygamber ile alakalı beyanlarını nazara vereceğim.
  3. Sahabe, tabiin ve diğer alimlerimizin o Peygamberlerle alakalı izahlarını takdim edeceğim.
  4. Dil, tarih, coğrafya ve arkeoloji bilgilerini ihtiyaç oranında aktaracağım.
  5. Anlatılan her Peygamberin siret’i ile Peygamberimizin siret’i arasındaki bağları tespit edeceğiz.
  6. Her Peygamberin sireti’nin üzerinden kendi dünyalarımıza mesajları taşımaya gayret edeceğiz.

         İşte bu çerçevede Peygamberler Tarihi konusunu anlamaya çalışacağız inşallah.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder